""

Keşke biz de muhacir olabilseydik! « Yeniufuk Gazetesi

20 Nisan 2024 - 01:34

Keşke biz de muhacir olabilseydik!

Keşke biz de muhacir olabilseydik!
Son Güncelleme :

10 Haziran 2020 - 7:00

Rahmeti Rahmana erdiler, nur içinde yatsınlar, makamları mekânları cennet olsun. Annem Zenitzalı, babamsa Tikveşlidir. Dedemlerim ise Karaman’dan Balkanların vatanlaşmasına giden akıcılardandır. Biz Astsubay Recep ile Ebe Leman’dan olma üç kardeşiz. Ali Cengiz-İbrahim Hakkı ve ben Afife, Anadolumuzda doğduk. Yani ecdattan Türk’üz ne mutlu bize.

1071’de Kapıları açılan coğrafyamızın vatan olmasında serdengeçti Akıncılar başı çekmiştir. Evinden, ocağından, anasından, babasından özellikle de yârinden ayrılan öncüler, rüzgâr yeleli atlarıyla dönmemek üzere hudut boylarına yürümüşlerdir.

Anadolu’mun bağrından yetişen kurt bakışlı yiğitler, yüreklerindeki firakla, yurt ettikleri topraklarda ya şehit veya gazi olarak kalmışlardır. İmparatorluğun parçalanışı, ardından Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulma sürecine değinmeyeceğim. Üzüntüm, gittiği her yeri “YURT” yapan, Uç Beylerinin neslinden gelen soydaşlarımıza, ayrımcı davranarak “GÖÇMEN” yakıştırmasının yapıştırılmasıdır. Eğer o kahramanlar olmasaydı, biz buralarda tutunamazdık. Bir de sahabenin kederlendiği vakayı bilseler sanırım kendi kendilerini ayıplarlardı. Mekkeli Ensar, Resulü Ekrem’in hicretinde, ”keşke biz de Peygamberimizle muhacir olabilseydik” diye hayıflanmışlardır. Bu bağlamda Batı Trakya Türkleri Araştırma Merkezi’nden, tarafıma gönderilen iletiden bazı bölümleri okuyucularımla paylaşmak istedim.

BATTAM

(Batı Trakya Türkleri Araştırma Merkezi)

Türk Boyları ve Akraba Topluluklarının kültürel manada tanışmasını ve kaynaşması sağlamak amacıyla YAFEM’in düzenlemiş olduğu “13. TÜRK BOYLARI KÜLTÜR ŞÖLENİ” Yalova’da etkinleşmiştir. Konuşmalardan, önemli notlar içeren bazıları şöyledir.

“Türk milleti büyük bir millettir. Birçok devlet ve imparatorluklar kurmuştur. Kökü derinliklerde olan asil bir çınarız. Gittiğimiz yerlere hoşgörüyü, özgürlüğü, insanlığı götürdük. Herkesin adilane yaşama anlayışını kemikleştirdik.

Ama bugün tüm insanlığın bugün dünyaya hükmettiğini söyleyenler bugün balkanlara hükmedenler, binlerce 10 binlerce insanı ırkından inancından dolayı katlettiler. Geçen hafta biz Bosna’daydık. Bir gün içinde Bosna Hersek’te 10 bin kişinin nasıl katledildiğini orada gördük. Başbakanımızla orada törene katıldık. Bunlar ne adına yapıldı. Bunların insanlıkla bir ilgisi var mı? Hiçbir ilgisi yok. Çünkü insanlık oralardan çekildi. İnsanlık 780 bin kilometre içinde kaldı. 20 milyon kilometreden küçüldük de onun için o topraklarda büyük katliamlar büyük zulümler işlenmeye başladı. Sıradan bir devlet değiliz, büyük bir devletiz bunun kıymetini bilelim.

Biz oradayken çok dil vardı, çok din vardı, hepsi huzur içerisinde yaşıyorlardı. Zulmeden bir devlet olsaydık balkanlarda orta Asya’da orta doğuda Türkçeden başka dil olmazdı. İslam’dan başka din olmazdı. Biz gittik o coğrafyaya dedik ki; ‘dininizde serbestsiniz. Dilinizi konuşabilirsiniz. Özgür ortamda yaşayıp herkes inandığı gibi yaşasın’ ve bugün yaşanan hadiseleri görüyorsunuz. Son olarak şunu söylüyorum kim ne yaparsa yapsın biz ecdadımızın topraklarındaki bütün tarihi eserleri ayağa kaldırıyoruz. Orhun abidelerini, Kırım’daki zincirli medreseyi ve yüzlercesini yeniden inşa ediyoruz. Bunu da yeterli görmüyoruz. Şimdi de yurtdışı Türkler ve akraba toplulukları başkanlığını kurduk. Nerede bir vatandaşımız varsa, nerede bir soydaşımız varsa, nerede bir akraba topluluğu varsa Türkiye Cumhuriyeti onun yanında olacaktır. Bunun teminatını veriyoruz.

Dr. Özkan Hüseyin’in sunduğu “Batı Trakya Türkleri ve Atatürk” konulu tebliği;  Bu güzel çalışmalarınıza bir zemin teşkil etmesi bakımından, burada öncelikle oturumumuzun başlarında yer alan Türk Edebiyatları kavramları, bilhassa TÜRK (Türk Milleti) kelimesi üzerindeki düşüncelerimi arz ederek başlamak istiyorum.

TÜRK“: Türkistan’da dört bin yıl önce tarih sahnesine çıkan, üç kıta üzerinde, Avrasya’nın her çağında ve her köşesinde mühim roller oynamak ve muhtelif devletler kurmak suretiyle, binlerce yıllık bir tarih ve medeniyetin yaratıcısı olan; hepimizin mensup olduğu bir milletin adıdır.

Türkler, ekonomik ve demografik şartlar veya ağır dış baskılar karşısında milli kimliklerini ve istiklallerini korumak, insanlar arasında eşitliğe ve adalete dayalı bir yönetim kurmak amacıyla, Pekin’den Viyana’ya kadar uzanan geniş bir coğrafya üzerinde muhtelif devirlerde birçok devletler kurmuşlardır.

“Türklerin kurduğu devletlerin farklı adlar taşıması, bazen devlet kurucusu şahıs veya şahsın mensup olduğu boy adıyla anılması tarihte görülmüştür. İktidar kimin elindeyse devlet o şahsın veya o boyun adıyla anılır. İktidar el değiştirince

Devletin adı da değişir. Ancak, töre, dil ve din hep aynı olmuştur.

Türkiye Cumhuriyeti, Sovyet Rusya’sı dağılıncaya kadar tek Türk Cumhuriyeti idi. 21. yüz yılın eşiğinde K.K.T.C. Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Türkmenistan Cumhuriyetleri kurulmuştur. Yenidünya düzeni ile beraber gözlediğimiz gelişmeler, tarihi oluşum, Türk kelimesini de yeniden hakiki muhtevasına kavuşturmaktadır. Gerçekten bugün, Türk denilince sadece Türkiye Türkleri değil, aynı kökten gelen, aynı dili veya bu dilin muhtelif lehçelerini ve ağızlarını konuşan, mevcut yedi bağımsız Türk Cumhuriyetinde ve birçok ülkede farklı statüler altında yaşayan 220 milyonluk bir millet, Türk Milleti anlaşılmaktadır. Batı Trakya Türkleri,  24 Temmuz 1923 Lozan Barış Antlaşmasıyla mübadele dışı tutularak Yunanistan sınırları içinde bırakılmış önemli bir Türk Topluluğudur.  Batı Trakya Türklerine azınlık statüsü tanıyan bu anlaşmanın 37–45. Maddeleri birçok haklar tanınmıştır. Bu hakların bir kısmı sıra gelmiş uygulanmış, bir kısmı da rafa kaldırılmıştır. Türkiye ile Yunanistan arasındaki gerginliklerin faturası hep Batı Trakya Türklerine çıkarılmıştır. Buna rağmen, Batı Trakya Türkleri her zaman (Garantör ülkeleri olan Anavatan)Türkiye’nin yanında yer almışlardır. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin ( Anavatanlarının ) sayesinde kendilerini güvencede hissetmektedirler. Batı Trakya Türkleri, yaşadıkları ülkede Yunan yasalarına göre hareket etmektedirler. Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti niteliklerine ve Atatürk ilkelerine de devamlı bir şekilde bağlı kalmışlardır. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Batı Trakya Türklerinin garantör ülkesidir. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Atatürk Batı Trakyalıların hemşerisidir. Batı Trakya Türkleri Atatürk’ün de kendileri gibi Rumeli TÜRK’ü olduğunu, bugün Yunanistan sınırları içerisinde kalan Selanik’te doğmuş olmasını bir övünç kaynağı olarak kabul etmektedirler. ATATÜRK doğma büyüme BALKANLI’dır – MAKEDONYALI’dır. Bir Konyalı’ya, bir Bursalı’ya ve bir İzmirli’ye göre, daha çok bizim hemşerimizdir. En az onlar kadar sahip çıkmak, bizim hakkımızdır. Batı Trakya Türkleri ATATÜRK’ÜN hemşerisi olmaktan gurur duymaktadırlar.

Sonuç olarak inanıyoruz ki, Dünya Türklüğü’nün gözbebeği Aziz Türkiye Cumhuriyeti’nin göğüs kabartan manzarası, Batı Trakya Türklerinin güven duygusunu daha da artırmaktadır. Eğitim, kültür, sanayi, ekonomi, siyasi ve askeri alanlarda daha da ileriye giderek 21. Yüzyılın hatırı sayılır birkaç dünya ülkesinden biri olması dileğimizi burada tekrar diliyoruz. Kendilerini, iki binli yıllara damgasını vuracak TÜRK DÜNYASININ ayrılmaz parçası olarak gören Batı Trakya Türkleri, haklı davasında kardeşlik ve dayanışma duyguları içinde her zaman ve her yerde, hangi şartlarda olursa olsun yok olmayacak ve varlığını sürdürecektir”

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.