Öncelikle bilinmesini isterim ki;
Ülke milletin,
Vatan milletin,
Üstünde, altında ne varsa hepsi milletin,
Ha unutmadan kasada milletin…
Bu söylediklerime itirazı olan var mı?
Benden farklı düşünen, sanırım bir itirazı olan yoktur.
Kimi seçersek seçelim…
Bizim paramızı, bizim kaynaklarımızı harcayacak. Ve bizim adımıza tercihler yapacak.
Paranın, rantın, kaynakların nasıl paylaşılacağına; nasıl toplanacağına karar verecek…
Sınırsız borçlandırabilecek hepimizi…
Bunları yaparken, siz ne düşünüyorsunuz diye ne sana ne bana; hiçbirimize danışmayacak, sormayacak, fikrimizi dahi almaya niyet etmeyecek.
Hatta doğmamış çocuklarımızın ya da torunlarımızın dünyaya gelirken ne kadar eksi bakiye ile geleceğine karar verecek. Yani sınırsız bir yetki, sınırsız bir hayata dokunuş.
Daha niceleri…
Yani sorun burada kimi seçtiğimiz değil…
Hayatımıza dair…
Ülkemize dair…
Geleceğimize dair bu kadar geniş yetkileri birilerine vermekte!
Bizdeki sıkıntı kimi seçtiğimiz değil…
Kimi seçersek seçelim, ülkemizi, hayatımızı, geleceğimizi tamamen o seçilene teslim etmemizdir.
Bir de bakalım Yozgat’a.
Yozgat’ın elde kalan 4 vekilliği var. Vekil aday adaylarının ve partililerin kendi için ayrışmaları, şucu, bucu durumuna gelmeleri öyle bir hal aldı ki; bu durum topluma kadar yansıdı. Bugün vatandaşlara baktığımızda aynı bina da oturan ya da aynı sokakta komşuluk yapanlar arasında dahi ayrışmalar yaşanır bir duruma düşüldü.
Bütün bunların tek sebebi 4 vekili benim partim kazansın, senin partin kazansın. Bütün sorunların kaynağı, çıkış noktası burasıdır.
Bu durum 14 Mayıs tarihine kadar böyle devam edecek, bir adım ötesini dahi düşünmek istemiyorum. Sonuç olarak 14 Mayıs akşamı partilerden birileri vekil olup gidecek. 15 Mayıs sabahı peki ne olacak?
Bu sorunun cevabını vermek hepimize düşüyor.