Yerel seçimlere bir yıldan az bir zaman kaldı. Kurban Bayramı sonrasında siyasi partilere belediye başkanı olmak isteyenlerin aday adaylığı başvuruları yapılacaktır.
Bu sürecin öncesinde gönlünden adaylık geçenler kamuoyunda halkla ilişkiler çalışmaları yapacaklar, adaylıklarına dair olumlu algılar oluşturma çabasına gireceklerdir.
Nitekim, ismi kulağımıza gelen ve bizimle görüşen bazı aday adayları mevcuttur.
Aday olmak bir iddia işidir. Bu iddia da mevcutta olan yöneticiye oranla sorunları ve çözümlerini daha iyi bildiğiniz, daha maharetli bir yönetim kabiliyetine sahip olduğunuz, kısacası ondan daha iyisini yapacağınız savına dayanır.
Muhalefet partilerinin çıkaracağı adayların ortak noktası iktidar partisinden daha iyi bir yerel yönetim sergileneceğine dairdir ve ana motivasyon kaynağı iktidardan bir belediyeyi alarak onu zayıflatmak kendi partisini güçlendirmektir.
İktidar partisinde yani Yozgat’ı halihazırda belediye marifetiyle yöneten Ak Parti’de mevcut başkanın karşısında aday adayı olanların iddiası ise; iktidar gücüne rağmen belediyenin iyi yönetilemediği, kendilerinin Celal Köse’den daha mahir, adaletli, liyakat, hukuk kuralları içinde bir yönetim anlayışı ile şehre hizmet edecekleri en masum tarafıyla mevcut başkanın bu noktadan sonra Yozgat’ı taşıyamayacağı ve şehri daha iyi noktalara götürecek birine bayrağı devretmesi savına dayanmaktadır.
Bunun garipsenecek, olumsuz eleştiriye tabi tutulacak bir tarafı yoktur.
MHP eliyle 15 yıl Ak Parti eliyle 20 yıldır yönetilen Yozgat gözümüzün önündedir. Bu şehrin gerçekliklerini yaşamaktayız. Bu şehrin gerçeklikleri bize huzur, güven ve ekonomik rahjatlık vermemektedir. Bu şehirde basit bir yağmurda dahi yaşam felç olmakta, insanlar sel sularından sığınacak yer aramakta, esnafın birikimleri su baskınlarına kurban edilmektedir.
30 yıldır çocukların yap boz oyunu gibi bozup yeniden yaptığımız meydan, lise caddesi ve büyük cami etrafında dahi ne ekonomik bir rahatlık, ne bir şehre yakışacak düzeyde kültür sanat faaliyetleri yapılmakta ne de şehrin ortasından geçen uluslararası karayolundan her ay geçen 20 milyon kişiden 20’si bu şehre dair bir merakla turizm ekonomisi oluşturmaktadır.
Şehir merkezinden kenara doğru gittikçe sokaklar caddeler, asfaltsız, kaldırımsız, altyapısız olarak görülmektedir.
Ana caddelerin yapılması sorunları bitirmiyor. İmarı ile bütüncül bir alt yapı çalışmasının sokaklardan, caddelerden itibaren yapılmadığını görmekteyiz. Parklar, spor alanları ve bunların bakımları iyi planlanmamakta, bütün bir şehirde sosyal ve sportif yaşam aksamaktadır.
Şehre dışardan para girişi sağlayacak turizm gibi bir önemli kaynak görmezden gelinmektedir.
Belediye marifetiyle gerçekleştirilebilecek üretim alanları mevcutken ve bu alanların şehre istihdam, katma değer ve yeni iş kolları ve uygun fiyatlı, kaliteli, sağlıklı ürün olarak katkı sunması mümkünken bu alanlar görülememektedir.
Bu gerçeklikler ışığında birilerinin çıkıp “Belediyeyi mevcut başkandan daha iyi yönetir, sorunları daha hızlı ve rantabl çözümlerle buluşturur, şehirde yaşamın kalitesini artırır, belediye marifetiyle yapılacak yatırımlarla yeni istihdam alanları oluşmasına katkı sunar ve şehirde yaşayan her bir Yozgatlı’nın huzur, güven içerisinde müreffeh bir yaşamını tesis ederim” demesi gayet olağan bir iddiadır.