Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün bir mesaj yayımladı. Ak Parti’nin 22’nci kuruluş yıldönümü vesilesi ile yayımlanan mesajı okurken, dikkatimi çeken bir notla başlayalım; Erdoğan, “Küresel krizlerin ülkemize etkisinden kaynaklanan hayat pahalılığının son dönemde milletimizi bunalttığının farkındayız. Ülkemizin her meselesini çözdüğümüz gibi inşallah bu sıkıntıyı da hal yoluna biz koyacağız. Çalışanından emeklisine, bu süreçte refah kaybı yaşayan her insanımızın hayat seviyesini eskisinin de üzerine çıkarmak, boyunumuzun borcudur.”
Sayın Erdoğan ülkede yaşanan kriz sebebiyle özellikle emekli, dar ve sabit gelirlilerin alım gücünün düşmesinin sebebini küresel olarak yaşanan krizlere bağlamış olsa da, tek sebebin bu olduğunu düşünmediğimi belirtmek isterim.
Ak Parti’nin sürekli savunucularından olan sosyal medya paylaşımcısı Abdurrahman Uzun yayımladığı videolarda şöyle diyor; “Madem ülkede bir kriz sorunu var. O zaman bu krizin faturasını bütünüyle emeklilere vermediğim zamlarla yükleyemezsiniz. Bir tarafa bol kepçe ile ve seyyanen zamlar verirken, emekliyi 7 bin 500 liraya mahkum edemezsiniz. Bu faturayı ödemek için israf ve savurganlığı durdurmanız gerekiyor”
Olaya bu çerçeveden baktığımızda bugün seyyanen zam ayrımcılığına isyan eden, aylıklarında yüzde 25 artış yapılan emekli, kendilerinin üvey evlat gibi görülmesine isyan ediyor. Düş kırıklığı yaratan zammın can yakan hayat pahalılığı karşısında soluk aldırmadığına dikkat çeken milyonlarca emekli, dul ve yetim aylıklara devasa artış yapılacağı söylenen yılbaşına dek nasıl dayanabileceklerinin hesabını kitabını yapıyor.
“Emekli öldü, ruhuna el Fatiha” yazılı sembolik tabut taşıyan garibanlar çeşitli eylemlerle seslerini hükümete duyurmaya çalışıyor. Kavurucu yaz sıcağında yaş almış kadın ve erkekler temel gıdaya sorunsuz ulaşabilmek, kirasını ödeyebilmek için ellerinde pankartlarla her gün illerde açıklama yapıyor.
Temmuzdaki yüzde 25 zamdan yararlanamayan 6 bin lira ve altında aylığı olan yüz binlerce emekli, yılbaşı beklenmeden mutlak zam talep ediyor. Ellerine geçen 3.750 lira ile 5.500 lira arasında değişen para ile ayakta durmaya çalışan dul ve yetimlerin durumu ise facia. Nereden baksanız bitik durumdalar.
Yapılan araştırmalara göre 3 milyon emekli, dul ve yetim yardıma muhtaç durumda. Brüt asgari ücretin üçte biri oranında ödenen sosyal yardıma muhtaç durumda bu insanlar. Veriler emeklinin içinde bulunduğu dramatik tabloyu gözler önüne seriyor. Başka söze ne gerek var.
Çalışırken devlete vergisini, primini düzenli ödeyen emekli üvey evlat değil, eli öpülesi büyüklerdir. Emeklilik devlete yük değil, bedeli önceden ödenen haktır. Emekliye verilen değer, bir ülkenin saygınlığını artıran temel ölçüttür.
Ekimde Meclis açılır açılmaz yılbaşını beklemeden emekli aylıklarında iyileştirme yapılacağı savlanıyor. Son günlerde hükümete yakın medyada bu tür haberler yoğunlaştı. Bakalım iddialar ne denli gerçekleşecek. Zira toplumun en alt gelirine sahip insanların yılbaşına dek dayanacak gücü kalmadı.