“Komutanım, ben Sivaslıyım. Bizim oraya düşman girmedi ki!”
Bu cümle İstiklal Harbi’nde Yunan ordularının kaçarken arkalarında bıraktıkları, boğazı kesilmiş, karnı deşilmiş, tecavüze uğramış, süngülerin ucunda sallanan cesetlerin yanından geçerken bu durumdan etkilenmeyen askerine neden etkilenmediğini soran komutanın aldığı cevaptır.
Düşman Sivas’a, Yozgat’a girmemişti, doğru. Ama oralara girmek ve bütün bir ülkeyi istila etmek için Anadolu’nun içlerine ilerliyordu. Maksat Sevr Anlaşması’nda pay edilen Anadolu’nun ötesine geçip, coğrafyayı tamamen Türksüzleştirmekti. Bir iradenin organize olması ve disipline edilmesi ile Sivas da Yozgat da Yunan çizmelerinden kurtulmuştur. İşte o askerin göremediği gerçeklik budur!
Bugün bir Sevr yoktur. Ülke askeri olarak istila ve işgal edilmemiştir.
Ancak, kevgire dönen sınırlarımızdan her gün giren kaçaklar ve satın alınan vatandaşlık! yoluyla ülkeme yerleşenler vasıtasıyla, yeni bir örtülü istila yaşanmaktadır.
Artık, yabancı plakalı araçlarla taksicilik yapılmakta, çekici hizmeti verilmekte, satın aldıkları evlerini günlük, haftalık olarak apart ve pansiyon olarak kiraya vermekte, emlakçılık dahi yapmaktadırlar.
Sahil illerinde ve büyük şehirlerde çeteleşmekte, mafyacılık faaliyetleri yürütmekteler.
Eğer bugün Rusya ve Ukrayna arasında savaş olmasa ve ekonomileri iyi olsa idi, tahminimce Akdeniz ve Ege Bölgelerinde Türk’e rastlamak neredeyse imkansız olacaktı. Çok uzak değildir, bu kaçak politikası, sınırların hali pür melali ve satılan vatandaşlık! uygulaması devam ettikçe önümüzdeki 5 yıl içerisinde bu gerçekleşecektir.
Sen Yozgatlı, burada Yozgat’ta bu gerçekliği yaşamıyorsun ancak bahse konu asker gibi “bananecilik, adam sendecilik” yaptığın sürece bu senin de başına gelecektir. En olmadı, kendi ülkende rahatça gezemeyecek, sahillerine, denizlerine gidemeyecek, ülkende sınırlandırılmış bir hayatı BOP Planına uygun şekilde yaşayacaksın.
Eminim, çocuklarınıza miras bırakmayı özlediğiniz, hayal ettiğiniz ülke böylesine örtülü istilaya uğramış bir ülke değildir.
O halde, birazcık silkinmeye, birazcık bu ülkede olup bitene dair meraklı olmaya ve çocuklarının özgür, müreffeh bir geleceği için ülkenin satılmasına karşı durmaya, seçtiğin vekillerden bu yönde bir çalışma içerisine girmesini ve hükümetinden Türk Yurdu’nda Türk’ün azınlığa düşürülmesini önlemesini talep etmeye ne dersin…