Yeni dönem eğitim, öğretim dönemine girmiş bulunuyoruz. İyi bir yıl geçmesini diliyorum. Eğitim döneminin başlamasıyla, günün önemine binaen daha önce yayınladığım bir yazıyı tekrar paylaşmak istedim.
Adam tam 48 yıl önceki ilkokul öğretmenini parkta görünce, utanarak yanına yaklaşıp “Hocam, beni tanıdınız mı?” diye sordu.
İhtiyar öğretmen, ona şöyle bir baktı;
“Hayır evladım, tanıyamadım” diye cevap verdi, orta yaşlı adama.
Belli ki: adam kendini tanıtmaya kararlıydı.
“Hocam nasıl tanımazsınız? Ben sizin ilkokuldan öğrencinizim.
Siz benim hayatımda çok büyük bir iz bıraktınız. O yüzden ben sizi hiç unutmadım”
Yaşlı adam “Hatırlat bakayım kendini” diye gülümsedi.
“Hocam, sınıfımızda bir arkadaşımın saati kaybolmuştu. Hatırlar mısınız bilmem?..Onu ben almıştım.
Siz de ‘herkes tahtaya kalksın, ellerini tahtaya dayasın, arama yapacağım’ diyerek bütün sınıfı tahtaya kaldırmıştınız.
O gün o kadar çok utanmış, öyle çok korkmuştum ki, sizin ve arkadaşlarımın yüzüne nasıl bakacağımı bilememiştim.
Sizden bir komut daha geldi ‘çocuklar şimdi herkes gözlerini kapatsın’
Ben tam ortalarda bir yerdeydim.
Aranma sırası bana gelmişti.
Tir tir titriyordum.
Ama siz saati cebimden sessizce almış; aynı şekilde bir sessizlik içinde, son arkadaşa kadar aramaya devam etmiştiniz.
Sonra da bizi yerlerimize oturtup, bana ve hiç kimseye bir şey söylemeden, saati sahibine vermiştiniz.
Büyüdükçe, bu davranışınızı içimde büyüttüm hocam.
Ben şimdi 60 yaşındayım.
Düşünüyorum da; bu hayattaki en büyük dersi ben sizden almışım.
Her aklıma gelişinde, öyle bir sarsılıyorum ki…
Ve her aklıma gelişinde kendimi ; sizden kalan erdemin koruyucu gölgesinde hissediyorum.
Utancı bilerek yaşamak korkunç, ama daha da korkunç olanı, onu bilerek yaşatmak.
Siz bana o korkunç utancı yaşatmadınız.
Yaşasaydım, unutabilir miydim doğrusu bilmiyorum. Ama beni utandırmamanızı ben hiç unutmadım hocam. Ömrümün hemen her safhasında, gurur duyduğum her işin sonunda sizi hatırlıyorum.
Şimdi hatırladınız beni değil mi?”
İhtiyar öğretmen; yan yana oturdukları bankta; öğrencisine sevgi ile yaslanarak şunları söyledi:
“O olayı, ertesi gün unutmuştum ben. Şimdi sen anlatınca hatırladım evlat.
Devamını da benden dinle…Ben sizlere ‘gözlerinizi kapatın’ dediğimde, ben de gözlerimi kapatmıştım.
Çünkü: o yaştaki her çocuğun düşebileceği yanılgıya düşen öğrencime karşı, bir ön yargı oluşsun istemedim…
O öğrencim sen miydin evlat?
Bilmiyordum…Ben de şu an öğrendim.
Ders vermek ama verircesine değil, kalbe dokunarak… Öğretmek, kafasına vururcasına değil, ama ruhuna işleyerek… Ve onarmak, ama bedenine çivilercesine değil, pansuman edercesine…
Unutulmamalıdır ki;
Hiçbir kalbe kırarak giremezsiniz.
Tek bir doğru davranış, nelere sebep olur.
Onun için özellikle çocuklara göstereceğimiz davranış, vermek istediğimiz mesaj çok önemli.
O kadar önemli ki; hayatın temelini bile ona göre oluşturur, şekillendirir.
Ben görmedim, kalbe dokunan sözün unutulduğunu.