""

BATININ BÜYÜSÜ « Yeniufuk Gazetesi

8 Mayıs 2024 - 13:42

BATININ BÜYÜSÜ

BATININ BÜYÜSÜ
Son Güncelleme :

05 Kasım 2023 - 17:13

Büyü kelime anlamı olarak etki altına alan ve istediğini yaptıran anlamında kullanılır. Başlıktan da anlaşılabileceği üzere Batı medeniyetinin tüm insanlığı bir büyü gibi etkisi altına almasından bahsedeceğiz. Nedir insanlığı etkisi altına alan Batı medeniyeti? İnsanlığı nasıl büyülüyor? Bu etki insanlığı saadete mi götürüyor yoksa insanlığı yoldan mı çıkarıyor? 300 yıldır insanlığa hakim olan Batı medeniyeti kendi geçmişinde gömülü olan değerlerini serbest piyasa ekonomisiyle harmanlanmış ve yeni kavramlar da eklemleyerek ilk önce kendi içerisinde hazmetmiştir. Daha sonra sömürgecilik, kolonilik, emperyalizm ile dünyanın diğer kısımlarına taşımış ve nihayetinde küreselleşen ve dijitalleşmenin artmasıyla tüm dünyayı etkisi altına alarak hakim bir kültür haline gelmiş. Dünyayı tek tipleştirmiştir. Diğer dünya halkları ilk önce bazı reaksiyonlar gösterse de fazla direnememişlerdir. Batının kullandığı süslü kavramlar; insan hakları, demokrasi, özgürlük, adalet, halkın egemenliği, adil bölüşüm gibi cazip kelimelerle tüm insanlığı büyüsü altına almıştır. Batının zenginlik, refah ve sosyal adaletini gören diğer toplumlar kendilerindeki fakirlik, baskı, adaletsizlikleri görerek Batının değerlerine hayran kalmaktan kendilerini alıkoyamamışlardır. Bu değerlere sahip olabilmek için, onlar gibi olmak için adeta yarışmışlardır. Hiçbir sorgulamaya tutmadan bu değerleri kendilerine uygulamaktan geri durmamışlardır. Bu karşılıklı etkileşim yüzyıllar boyunca sürerek günümüze kadar gelmiştir. Fakat gelinen noktaya bakıldığında kavramların ifade ettiği gibi insanlar pek de mutlu değillerdir. Peki insanlar bu büyüye nasıl kapıldılar? Görünenle hissedilen farklı mıydı acaba? Aslında Batı bu süslü lafları kullanırken çok şeyi ıskalıyordu. Ama kendini o kadar güzel bir şekilde pazarlıyordu ki: Bu cazibenin cezbinden kurtulmak zordu. Bireysellik, akıl, bilim, fen, kadın hakları, hayvan hakları, çevre bilinci, sinema, tiyatro gibi kavramlar aslında çok cazip değil mi? Bu cennetin dünyada yaşanması demekti. Oysa gelinen süreçte bunlar insanlığa bırak cenneti cehennemin kapılarını sonuna kadar aralamıştı. İnsanlar hiç olmadığı kadar mutsuz, yalnız ve ruhsal sıkıntı içindeler. Çünkü Batının geliştirdiği kavramlar suret olarak güzel görünse de hakikatte içi boş ve fıtrat dışıdır. Çünkü bireyselleşme deyip toplumdan kopararak yalnızlaştırmış ve bencilleştirmiştir. Bencilleşme yarışına giren insanlar adeta Habbes’in dediği gibi insan insanın kurdu oldu. Bencilleşen insanın refahı arttı ama mutluluğu azaldı. Tüketimi çılgınca artarak ihtiyacı çoğaldı. İhtiyacı çoğalan insan daha çok çalışıp daha çok emeği sömürüldü. Bencilleşip tüketim çılgınlığına giren insanlar birbirlerini yedi. Zayıf olanı aşağıladı ve ezdi, merhametini rafa kaldırdı. Toplumsallaşmanın önüne geçerek toplumsal adaleti tamamen bozdu. Toplumsal refah şöyle dursun insanla arasındaki refah farkında tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar mesafe oluştu. Özgürlük dedi sınırsız özgürlük vaadi insanları tabiatından uzaklaştırdı. İtaati, sevgiyi, saygıyı, hürmeti ortadan kaldırdı. Anneye, babaya, topluma, devlete karşı çatışmayı çoğalttı. Kültürleri ve nesilleri bozdu. Refahı ve lüksü o kadar kutsadı ki refahı ve lüksü elde etmek için her şeyi mübah saydı. Çılgın refahlaşma çevreyi katletti. Çevrede gerekli karşılığı vererek büyük bir çevre kriziyle yüzleşmek zorunda kaldı. Kadın hakları dedi ve kadın hakları, eşitliği altında kadını metalaştırıp kutsiyetini ayaklar altına aldı. Anneliğini ve şefkatini unutturdu onu yalnızlaştırıp mutsuz etti. Serbest piyasa diyerek acımasız bir rekabete sokarak güçlünün ayakta kalıp zayıfın yok olduğu bir dünya oluşturdu. Aklı kutsayarak kalbi ve vicdanı öldürdü. Bunlar uzayarak gidebilir. Sonuç itibariyle büyüsüne kapıldığımız Batı medeniyeti felaketimizle sonuçlandı. Çünkü Batı medeniyeti sadece nefsi, gücü, aklı kutsuyordu. Bu da insanın hoşuna gidiyordu. Tecrübe edilerek doğru olmadığı ortaya çıktı. Çünkü Batı duyguları ve ruhu dışlamıştı. Duygusuz bir akıl insanı şeytanlaştırdı. Kalpsiz bir beden insanı yozlaştırdı. Bireyselleştirerek bencilleştirdi. Toplumsal varlık olan insanı kalabalıklar içinde yalnızlaştırdı. Sonsuz yaşam hissini ıskalayarak dünyevi zevklerle insanı sapkınlaştırdı. Oysa insan sevgisi, şefkati, saygısı, paylaşımı ruhunu ve kalbini beslediği sürece insan kalabilmektedir. Sonsuzluk hissini inancıyla beslediği zaman gerçek insan kalabilirdi. Maalesef Batının büyüsü insanı büyüledi, büyü etkisini gösterdi. İnsanı maddi manevi hastalığa düçar etti. Şimdi ise biçare insanı tedavi edecek kendi fıtratına uygun, insani değerlerle barışık, ebedi yaşam hissini tedavi eden, yalnızlıktan ve bencillikten kurtarıp dünyanın tüm paydaşlarıyla birlikte huzurlu yaşamını temin edecek yeni bir büyüye ihtiyaç vardı.

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

BENZER HABERLER