Bozok Üniversitesi’nin yeni yönetimi ile birlikte üniversitedeki değişikliklere dair uzak gözleme dayalı kanaatlerimi 17 Ekim tarihinde “Yeni Yönetim Tarzıyla Bozok Üniversitesi” başlıklı yazımda kelimelere dökmüştüm.
Geçen Cuma sabahı, şehir merkezinde rektörlük binası olarak kullanılan ama yeni yönetim tarafından Bozok Evi adı altında Yozgatlıların da istifade edeceği bir sosyal tesise dönüştürülen eski Cumhuriyet İlk Mektebi’nde Rektör Evren Yaşar’ın misafiri idik.
Rektör Yaşar, göreve geldiğinden bu tarafa yaptığı çalışmalar hakkında basın mensuplarını bilgilendirdikten sonra bizler de kendi görüşlerimizi ifade ettik.
Buraya kadar olan kısım vakayı adiyeden sayılacak, bu tarz toplantıların olağan akışıdır. Bilgilendirirsiniz, soru ve görüşleri alır, dinlersiniz, cevaplarınızı verirsiniz.
Çoğunda resmi hava hakimdir veya “toplantılar sabote edilir” konu hemen asıl odak noktasından başkaca alanlara kayar. Verimsiz, sıkıcı, dostlar alışverişte görsün babında, gerek ev sahiplerinin gerekse misafirlerin birbirini ağırladığı bir havada sonlanır.
Biraz da benim teşvikimle ilk defa köşe yazarlarının özellikle davet edildiği bu toplantı yukarıdaki paragraftaki tariften çok uzakta gerçekleşti.
Dileyen dilediğince görüşlerini ifade etti, sorusunu sordu, olumlu yada olumsuz eleştirilerini sıraladı. Benim “kasten” biraz sert bir üslupla amiyane tabirle rektör beyin “üzerine gitmem”dışında her şey maksada uygun ve amacına ulaşacak nitelikteydi.
Benim kastımı merak edenler için; Yozgat için kaygısız, ilgisiz, niteliksiz birçok yönetici ile muhatap olduk ve bu şehir ve bu şehrin insanları için sarf ettiğimiz her güzel söz havada kaldı. “Artık yeter, ehlini bulana kadar sözü heba etmeyelim” demiştik. Ve birine destek vereceksek, sırf bunu güzel söz söylüyor ya da bir makamın sahibi diye değil, gerçekten elini taşın altına koyan, eleştirinin her türlüsüne açık, muhatabını dinleyen, empati kurabilen, gayretli, çalışkan biri için yapalım kararını vermiştik. İşte, benim kastım tam da buydu. Rektör Yaşar’a dair bütün olumlu kanaatlerime ve daha önceki yazımdaki övgü dolu cümlelerime rağmen bir şeyi gözlerine bakarak görmem gerekliydi. Olumsuz eleştiri gelince nasıl bir tavır sergileyecek!
Ben Rektör Yaşar ve Bozok Üniversitesi’nin yeni yönetim tarzına dair yapbozun eksik kalan parçalarını tamamladım. Ancak diğerlerinden daha parlak ve ahengi bozmaya yakın bir parçasını da göz ardı etmediğimi belirtmeliyim!
Karşımda gördüğüm, muhatap olduğum irade; çalışkan, enerjik, hedefleri ve bu hedefe dair planı olan, bunu gerçekleştirmek için gayret sarf eden, asla bahanelere sığınmayan, çözüm odaklı ve sorunu tespit edip nerede nasıl çözeceğini bilen bir irade.
Gördüğüm; sabırlı, empati kurabilen, anlamak için dinleyen, ben bilirim havasından uzak, önerilere açık, eleştirinin her türlüsünü kabul eden ve buradan anlamlı sonuç çıkarmaya odaklı bir irade.
Bu irade toplantıya katılan bir köşe yazarı abimin ifadesiyle “bugüne kadar el yordamıyla yürütülmüş üniversiteye” ilk defa bir mastır plan yapan irade.
Çok mu anlam yüklüyoruz, hayır. Sadece özlemişiz bu karakterde ve nitelikte insanları. O kadar normalleşmiş ki niteliksizlik, onlarca yılda bir denk gelince de sevincimizi ve umudumuzu ifade ediyoruz hepsi bu.
Rektör Evren Yaşar göreve geldiğinden bu tarafa ciddi işlere imza atmakta ve her işi ile de gerek üniversitenin kalitesinin yükselmesine gerekse şehre olumlu katkılar sunmaktadır.
Bu başarının, kendisinde fark ettiğimiz soyut düşünebiliyor olma yeteneğinden ve Ankara’dan birlikte geldiği danışman kadrosuyla bir ekip ruhu içerisinde akıl ve güç birliği yaparak, üniversiteyi bir bütün olarak yönetme kabiliyetinden kaynaklandığını gözlemliyoruz.