Dün, 10 Aralık 2017 Pazar günü, Dünya İnsan Hakları Günü’ydü…
Bir İnsan Hakları Kurulu üyesi olarak böyle bir gün, “Anneler günü”, “Babalar günü” kadar toplumda yaygınlaşmış olmasa da İnsan Hakları hepimizi ilgilendiren bir konudur ve bilelim ki onun temelinde İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi yattığını hatırlatmalıyım.
Bu özel gün hafta sonuna geldiği için pek bir hareketlilik söz konusu olmadı ama bugün bir dizi etkinlikler olacağını söyleyebilirim. Mesela; bugün Kurul üyeleri olarak İl Valisi Kemal Yurtnaç bey’i makamında ziyaret edeceğiz, günün anısına yapılan şiir, resim ve kompozisyon yarışmasında dereceye giren öğrencilere ödülleri verilecek. Çeşitli Kurum ve kuruluşlar program kapsamında ziyaretler yapılacak, günün anlam ve önemi toplum tarafından bilinmesi için gerekli olan çalışmalar yapılacak.
Bu etkinlikleri konunun sosyal boyutu olarak da değerlendirmek mümkündür. Günümüzde İnsan Hakkı pek değer görmemiş olsa da, olaya Kul Hakkı olarak bakmak gerektiğini düşünüyorum.
Dolayısıyla hatırlatma ile devam edelim bilindiği üzere, bütün insanlığın ve devletlerin birleşip kabul ettiği ilkeler bütününü içeren İnsan Hakları Evrensel beyannamesi 10 Aralık 1948’de yayınlanmıştır. Bu sayede insanların doğuştan sahip olduğu kişisel hak ve özgürlükler tanımlanmış, her insanın ayrımcılık yapılmaksızın Kanunlar karşısında ya da önünde eşit olduğu, işkenceye, hukuksuz tutuklanmaya ve onur kırıcı cezalara uğratılamayacağı ilân edilmiştir. Unutmayalım ki; İnsan haklarındaki ilkeler, aynı zamanda birey olarak insanı devlete karşı korumaktadır.
Ne var ki, günümüzde en temel insan hakkı olan yaşama hakkı başta olmak üzere, kadın erkek eşitliği, ifade özgürlüğü, halkın haber alma hakkı ve basın özgürlüğü gibi temel hak ve hürriyetler, ihlâl edilebilmektedir.
Özetle belirtelim: İnsan hakları ilkelerini tanımazlık, dünyada yaygınlığını sürdürmekte, hatta giderek artmaktadır. Çünkü, dünyanın birçok ülkesinde demokrasi ve barış ilkeleri hiçe sayılarak gündelik yaşamdan çıkarılmıştır.
Dünya devletlerinin durumuna baktığımızda anlatmak istediğim husus daha net anlaşılacaktır. Bugün dünya insanları huzursuz edilmiştir. Ekonomik güç uğruna teknolojik savaşların hazırlığı karşılıklı olarak sürdürülmektedir.
Dolayısıyla bir ülkede gerçek demokrasi ve barış olmadan, insanca bir hayat olamayacağı da açıktır. En taze bir başka örnek ise Dünya devletleri tarafından süper güç olarak bilinen ABD’nin Kudüs ile ilgili politikasına baktığımızda ya da daha önceden Irak politikasına bakalım…
ABD’nin uşağı konumundaki İsrail, İngiltere ve Almanya gibi ülkelerin tutum ve davranışlarını genel olarak unutmamak gerekir.
Türkiye’yi diz çöktürmek ya da hizaya getirmek maksadıyla ABD başta olmak kaydıyla ayni zihniyetteki ülkeler tarih boyu oyunlarını devam ettirdiler, şimdide ettiriyorlar.
Son cümle olarak İnsan Hakları üzerine şunu söylemem gerekir ki, Yozgat’ta bu konuda daha duyarlı davranmak bu şehirde İdarecilerin yaptıkları iş ve davranışlarla örnek olması gerekiyor.