Bu günlerde Kasap, bakkal, manav, berber, fırıncı, marangoz-mobilyacı, oto tamircisi- oto yıkamacı ve lokantacı gibi sektörlerde yer alan esnafları kara kara düşündüren bir durum var!
Oda şudur; Asgari ücret; yasal bakımdan işçilere ödenebilecek en düşük ücret seviyesidir ve bu insanların belirlenen sınırın altında çalıştırılamayacağını gösterir.
Asgari ücret; gıda, konut, giyim, sağlık ve ulaşım gibi ihtiyaçların günün fiyatları üzerinden en az düzeyde karşılanabileceği varsayımıyla hesaplanır.
Ancak, asgari ücret komisyonlarında yapılan hesapların hiçbiri, gerçek anlamda çalışanları tatmin edici olmamıştır.
Hele de enflasyonun parayı pula çevirdiği dönemlerde. İhracata yönelik faaliyet gösteren firmalar ile iç pazarda güçlü olan şirketler, asgari ücrete yapılan zamları anında ürettikleri ürüne yansıtarak, farkı kapatabilmektedir.
Ya küçük esnaf ne yapacaktır?..
Kasap, bakkal, manav, berber, fırıncı, marangoz-mobilyacı, oto tamircisi- oto yıkamacı, madeni eşya ve lokantacı bu işin altından nasıl kalkacaktır?
Esnaf, yanında çalıştırdığı işçiye, bu ücreti verebilecek midir?
Asgari ücret komisyonu yeni asgari ücreti belirlemek için çalışmalarını sürdürürken, Türkiye’nin en büyük esnaf teşkilatının başkanı AK Parti Yozgat Milletvekili ve TESKOMB Yönetim Kurulu Başkanı Abdulkadir Akgül dikkat çeken bir açıklaması olmuştu.
Bu açıklama hem ajanslar hem de yerel basın tarafından birinci haber olarak verilmişti. Bu haberden kısaca bahsedecek olursak Sayın Akgül şöyle demişti. “Küçük ve orta boy esnafın büyük kesiminin kendi işinde çalışmasına karşılık, yanında bir veya daha fazla çalışanı istihdam etmektedir. Tabii ki bir yanıyla çalışanların daha iyi ücret şartlarında olması diğer yanıyla da onları istihdam eden esnafın gücünü aşacak, zorlayacak bir ücret açısından dengeli olunması gerekir. Esnafın durumunun da gözetilmesi gerekir.”
Yeni asgari ücretin belirlenmesinden sonra küçük esnaf ve sanatkâr, işyerindeki işçi sayısını ya en aza düşürmekte ya da işten çıkardıklarının yerini aile bireyleriyle takviye etmek durumunda kalacaktır.
Kimileri de işten çıkarmak zorunda kaldığı çalışanına, düşük ücret teklif etmek zorunda kalmaktadır.
Bu durumda, bundan sonra peyderpey de olsa işten çıkarmalar söz konusu olacakken, bu durumdan SGK da prim kaybı yaşarsa hiç şaşırmayacağım.
Hükümet; hem işveren olarak küçük esnafın mağduriyet yaşamaması hem de çalıştırdıkları insanların işsiz kalmaması için bir destek formülünü bulmak zorundadır. Bu bağlamda asgari ücretin açıklanmasına paralel olarak, açıklanan işveren payının 700 liradan bin liraya yükseltilmiş olması bir formül gibi görünse de asıl formül bu değildir.
Dolayısı ile sonuç olarak isterim ki; asgari ücret 22 bin lira hatta olabiliyorsa daha fazla olsun elbette. Ancak, bu parayı ödeyenler arasında sadece büyük firmalar değil, küçük esnaf ve sanatkar da vardır.
Unutmayalım ki; küçük esnafı yaşatmak, bir anlamda toplumu ayakta tutmaktır!