Bir tutam kurumuş yaprak topladım geçen gün, tıpkı seninle benim hayallerimiz gibiydi.
Bir tutam nergis kokladım geçen gün, tıpkı seninle benim aşkımız gibi hüzünlü kokuyorlardı.
Renkleri beyazdı tıpkı bizim aşkımız gibi tertemizdi. Ama ortasında ayrılığın timsali sarı vardı.
Beyaz bulutlar gördüm geçen gün, tıpkı seninle benim gibi ayrılıp ayrılıp ağlaşıyorlardı.
Boynu bükük zambakları gördüm geçen gün, tıpkı benim gibi kaderlerine razı olmuş susuyorlardı.
Kanadı kırık kuşları gördüm geçen gün, tıpkı senden ayrılan ben gibi çırpınıp duruyorlardı.
Rüzgarın önünde bir yapraklar gördüm geçen gün, tıpkı sensiz kalan ben gibi savrulup duruyorlardı oradan oraya.
Sararmış resimleri gördüm geçen gün, tıpkı senin hasretinle yanmış ben gibi geçmişi sayıklayıp duruyorlardı.
Yalnız gezen bir ceylan gördüm geçen gün, tıpkı sensiz kalan ben gibi hayat amacını arıyordu düşe kalka yollarda.
Bir kardelencik gördüm geçen gün, tıpkı sensiz kalan ben gibi meydan okuyordu karlı dağlara.
KANADI KIRIK KUŞLAR (KADINLAR)
Gördüm evet gördüm, gülü kopan bülbülü gördüm.
Güneşi batan geceyi gördüm, filizi kopan dalı gördüm.
Irmakları kuruyan denizi gördüm, umutları biten insanı gördüm
Ateş deymiş çırayı gördüm, yüreği yanmış kadınları gördüm.
Evleri başına göçmüş, rüzgara, yağmura rest çekmiş, yürekleri gördüm
Dilleri susmuş, gözleriyle konuşmuş kadınları gördüm.
Omuzlarında yükler vardı, yüreğinde acılar, gözlerinde yaşlar, aklındaysa onurlu bir hayat, bin parçaya bölünmüş bir kadın gördüm.
Ak hayallerini karalar bürünmüş, teselli defterinden umutlar silinmiş, Bir kaç silik hatıraya tutunmuş, her şeye rağmen hayata yeniden başlamış kadınlar gördüm
Başını taşlara dayamış, kuştan, kurttan medet ummuş
Çalı dibi yuvam, gölgesinde gezecek bir dalım olsun diyen kadınlar gördüm.
Savaşmayı bilmeden seyit olmuş, yolunu kaybetmiş turnalar gibi seyyah olmuş, bir kadın gördüm ben büyümeden mürit olmuş.
Yitmeden önce yitmiş, gitmeden önce gitmiş, fakat her şeye rağmen yıkılmamış, kırlangıç misali yuvasını çamurdan yapmış kadınlar gördüm.