""

Yozgat için söz biriktirmeye devam edeceğiz « Yeniufuk Gazetesi

23 Kasım 2024 - 10:53

Yozgat için söz biriktirmeye devam edeceğiz

Yozgat bozkırın ortasında kimsesiz bir memlekettir. Yüzlerce yıllık tarihi geçmişine rağmen, bu mirasına sahip çıkamamış, şehirliliğin gereği olan fikri üretim, kültür, sanat faaliyetleri ve birlikte yaşama kültüründen uzaklaşmış olmanın getirdiği ben merkezli yaşam tarzı ile hızla kendini tüketmektedir.

Yozgat için söz biriktirmeye devam edeceğiz
Son Güncelleme :

28 Mayıs 2021 - 11:18

“Buraya gelen yabancılar bize hep şunu sordu: Yav siz burda nasıl yaşıyorsunuz, buranın nesini seviyorsunuz?
Buna cevap vermek çok zor.
İnsan memleketini niye sever? Başka çaresi yoktur da ondan.
Ama biz biliriz ki; bir yerde mutlu, mesut olmanın ilk şartı orayı sevmektir.
Burayı seversen; burası dünyanın en güzel yeridir.
Amma dünyanın en güzel yerini sevmezsen; orası dünyanın en güzel yeri değildir!
Buraya gazeteler 2 gün sonra geliyor. Biz duyduğumuz bir havadise şaşırdığımız zaman, büyükşehirdeki insanlar çoktaaan unutmuş oluyor. İşte vizontele buna son verecek. İstanbul’daki bir hadiseyi aynı anda gözlerimizle göreceğiz.
Yani vizontele uzağı yakın edecek. Ve burası artık o kadar uzak olmayacak.” (Vizontele)
“İnsan bu boz toprakları niye sever? Sadece memleketi olduğu için mi? Değil! İnsan, memleketini sever. Çünkü kendi olabildiği tek yerdir burası; sırt sırta verebildiği, omuz omuza durabildiği tek yerdir.” (Gönül Dağı)
Yozgat bozkırın ortasında bir garip (kimsesiz) memlekettir.
Bu garip (dokunaklı, hüzün veren) hali her aklı başında ve bu toprakların özü ile ruhunu bütünleştirmiş kişiye hüzün vermektedir.
Yüzlerce yıllık tarihi geçmişine rağmen bu mirasına sahip çıkamamış, şehirliliğin gereği olan fikri üretim, kültür, sanat faaliyetleri ve birlikte yaşama kültüründen uzaklaşmış olmanın getirdiği ben merkezli yaşam tarzı ile hızla kendini tüketmektedir.
Bu tükenmişlik nedeniyledir ki; Yozgat’ı konu alan Gönül Dağı dizisini Yozgat’ta çekemezsiniz. Çünkü Çapanoğlu Sarayı ve Tarihi Han önerimize tepki verecek kadar dahi tarih bilincimiz yoktur. Konu ne kadar Yozgat olursa olsun, şehirli olmanın gereği olan tarih bilincinden yoksun şekilde tarihi değerlerini yok etmekte yarışan bir şehirde kim neden dizi platosu kursun ki!
İlimizde 40 bin engellimiz vardır ama engelliler gününde ve arada bir dostlar alışverişte görsün niteliğini aşmayan tekerlekli sandalye kampanyalarında hatırlarız. Ha bir de seçim zamanlarında. Diğer zamanlarda engellilerin yaşamları ilgimizi çekmez. Çoğu zaman basına yansıyacak bir fotoğraf karesinin figüranları niteliğindedirler. Engelli olmak, engelli bireyle hayatını idame ettirmek nedir bilmeyiz, yitirmişizdir empati yeteneğimizi ve diğerkâmlık kültürümüzü. Aksi olsaydı bir vicdan sahibinin dikkatini çekerdi Engelli Eğitim, Rehabilitasyon ve Yaşam Merkezi önerimiz. 
Çamlık ve Nohutlu arasına sıkışmış, imarı şaibelere konu olmuş, arsa ve inşaat maliyetleri yüksek, her başkan döneminde yapboza döndürülmüş, dikine mimari ile şehir slüeti Amerikan modernleşmesini andıran Yozgat’ta, onlarca yıla sair şehircilik vizyonu ortaya konamamıştır. Lise Caddesi, Cumhuriyet Meydanı ve Büyük Cami belediyeciliğinden bir türlü sıyrılamadık. Şehre vizyon katabilecek projeleri eş-dost-partili-akraba rantlarına kurban verdik. Şehre vizyon katsaydınız da tek, kime rant sağlayacaksınız ordaki arsaları onlar alsalardı yine onlar kazansaydı. Vallahi itiraz etmezdik. Ama yetmez mi artık küçük olsun benim olsun anlayışı ile tükete tükete kasabaya çevirdiğimiz koca bir ili. Anlaşılan yetmiyor ki; Hafif Raylı Sistem ve Yeni Bir Şehir İnşa Etmek başlıklı, Çamlık merkezli yeni bir imar planlaması ile bir Yeni Yozgat vizyonu haberimiz kimsenin umurunda olmadı.
Büyük umutlarla 15 yıl üniversitemiz olmasını arzuladık. Kampanyalar düzenledik. Marketlerimizin alışveriş poşetlerinde dahi bu istediğimizi dile getirdik. Nihayetinde müstakil bir üniversiteye kavuştuk. Kavuştuk kavuşmasına da; heyhat pek de memnun olmadık. Bir açılıp bir kapanan bölümleri, bir ayrılıp bir birleştirilen okulları, sanayi ve Yozgat eğitim, kültür, sosyal yaşantısı ile iletişim kuramaması, Yozgat’ın hemen hiçbir sorununa dair sözlerinin olmaması vb bizi pek de memnun etmiyor. Üniversite bir şehre katkısı söz konusu olduğunda sadece öğrenci sayısı ile ifade edilecek bir unsur değildir. Umarım bunun farkında olan bir tek biz değilizdir. Bu umudu Bozok Üniversitesi’ne rağmen koruyoruz ve inanıyoruz ki, 1 yılı aşkındır bütün dünyayı etkileyen Covid 19 salgını nedeniyle önerdiğimiz Salgın Enstitüsü ve Aşı Üretim Merkezi’nin kıymetini anlayacak yöneticiler ve akademik kadrolarla Yozgat da buluşacak. Ve diliyoruz ki Sayın Cumhurbaşkanımız ve Cumhurbaşkanı Yardımcımız ülkemizin önerimize konu merkezlere ihtiyacı olduğunu ve üniversitelerin bu konuda çalışma yapması gerektiğini dile getirsinler. İşte o zaman Bozok, kenevir örneği gibi birinci meselesi haline getirecektir konuyu. Tek duamız budur.
Çamlık. Öve öve bitiremediğimiz Çamlık. İlk milli parktır deriz. Çamlık’ta yapılan pikniklerin, yürüyüşlerin tadından bahsederiz. Bir misafirimiz geldi mi hemen alır çıkarırız, demleriz semaverde çayımızı, dalarız Yozgat’ı seyre. Yozgat’tan Çamlık, Çamlık’tan Yozgat güzel görünür. Bir de gel; işsize, evine ekmek götürmekte zorlanana, akraba desteği olmadan yaşamını devam ettiremeyene, her geçen gün müşterisi azalan esnafa sor Çamlık’ın nasıl göründüğünü. Onların cevabı zorlarsa; gel spor
kulüplerine soralım, turizm firmalarına soralım, doğa sporlarını sevenlere, kampçılara soralım. Yormadık sizi, biliyoruz işiniz başınızdan aşkın. Biz sorduk ve aldık cevabımızı. Bu cevap üzerine de Çamlık Kamp, Spor ve Eko Turizm Merkezi önerimizi yaptık. Yaptık yapmasına da sesimiz yankılanmadı bu şehirde. İki dağın ortasındaki Yozgat’ta dağlara ses verdiğinde yankılanır diye biliyorduk. Olmadı; sesimiz, sözümüz aksi seda bulamadan gazete arşivlerinde yerini aldı.
Durmadık, duramadık. Bu memleket bizimdir, yılmak yok, küsmek, darılmak yok dedik. Madem yerelde sesimize ses olanı bulamadık o halde bir de Ankara’ya ulaşalım dedik. Öyle ya onlarca yıldır Ankara’nın yatırımları dışında Yozgat merkezli bir yatırım fikri, projesi oluşturamamıştık. Öyle de bir kaygı olmadı ama neyse burayı geçelim. Yozgat madem merkezden yatırımlarla kabuğunu kırabilecekti o halde bir merkezi yatırıma ışık olalım istedik. “Bacasız fabrika” olarak tanımlanan T Tipi Cezaevinin gerçekten bir fabrika gibi ile katkılarını rakamlarla ortaya koyduk. Sincan Yenikent Ceza İnfaz Kurumları Kampüsünü inceledik ve hatta gittik yerinde gördük, bir öneri oluşturduk. T Tipi; Cezaevleri Yerleşkesine Dönüştürülmelidir başlığı ile önerdik, talep edilmesini istedik. Gördük ki Yozgat’tan Yozgat adına çıkan her ses Yozgat’ta da Ankara’da da kaybolmakta.
Oysa her önerimiz, şehre nüfus artışı sağlayacak, istihdam oluşturarak işsizlik sorununun çözümüne katkı sunacak, şehir ekonomisine giren nakdi artıracak, başta inşaat emlak olmak üzere hemen her sektörün gelişmesine pozitif katkı sunacak, beraberinde şehirde üretimi destekleyecek önerilerdi. Bu önerileri sahiplenecek her kurum ve yöneticisini bir sonraki dönem ya da bürokraside bir üst makam için ön plana çıkaracak çalışmalardı. Her biri Vizontele’de olduğu gibi “Yozgat’ı uzak olmaktan çıkaracak” sancılardı.
Sözümüz elbette Yozgat’ı yönetmek iddiasında olan herkesedir. Ama öncelikle de yerel yöneticilere, STK’laradır. Bürokrasi bugün var yarın yok. Tayini çıkar gider, Yozgat özgeçmişinde küçük bir detay olarak kalır. Ama şehr-i emin olmakla adlandırılan yerel yöneticiler öncelikle bu konuda sorumluluk sahibidirler. Yürünecek yol, dinlenilecek parktan daha az önemli değildir, sofralara giren ekmek.
Yılmayacağız, bıkmayacağız, küsmeyeceğiz, kırılmayacağız. Yozgat için söz biriktirmeye devam edeceğiz.
Yozgat paydasında buluşabileceğimiz, ortak kader ve gelecek anlayışına sahip kişilerle mutlaka bir araya gelecek ve “huzurlu, güvenli” bir şehri nasıl inşa edeceğimizi konuşacağız bir gün.
İnanıyoruz ve biliyoruz ki, bugün sesimize ses veremeseler de bir gün bu şehrin her bir ferdini kendi evladı gibi bilen, işsizliğini, eğitimini, sağlığını, ulaşımını, sofrasındaki ekmeğini dert edinen ve onların yaşamına dokunmak isteyen vicdan sahipleri; bu garipliğe (dokunaklı, hüzün veren) son vereceklerdir.
“Bazan gendi gendime diyom ki, napacan Ciritçi Abdullah başka bir yol var da, oraya mı gidecen. Başka bir kapı var da, o kapıyı mı çalacan. Madem varmaya değil, yolda olmaya garar verdin. Bu yolun azığı, inanmak. Gatığı umut. Sulamaya devam edecez. Belki bir gün bir ağaç değil de koskoca bir bozkır yeşerir.” Gönül Dağı
Savaş UYAR / Bekir ÇAYLAK

EN ÇOK KAZANANLAR

EN ÇOK KAYBEDENLER

EN ÇOK İŞLEM GÖRENLER

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
Kamil 28 Temmuz 2021 / 13:14 Cevapla

yozgat’ın yaşanabilir bir kent olmasını isteyen ve bunun için çaba sarf eden tüm kişileri bir araya getirmeyi ve hep birlikte uğraş vermeyi; herkesin hiçbir şey yapmadan sadece şikayet ettiği “Yozgat Halleri”ni değiştirip, hep birlikte harekete geçmeyi amaçlayan sizler ne yazık ki yalnız kalıyorsunuz. herkes şikayet ediyor ama kimse elini taşın altına koymuyor.

DÖVİZ KURU

BIST100
DOLAR
EURO
BITCOIN
ÇEYREK ALTIN
GRAM ALTIN