""

Cuma Namazından izinli olmak « Yeniufuk Gazetesi

24 Kasım 2024 - 15:03

Cuma Namazından izinli olmak

Vakit, Cuma Namazı vakti. Oturmuşum koltuğa, masaya koyduğum telefondan bir şeyler okuyorum.

Cuma Namazından izinli olmak
Son Güncelleme :

19 Eylül 2021 - 16:21

Vakit, Cuma Namazı vakti. Oturmuşum koltuğa, masaya koyduğum telefondan bir şeyler okuyorum.
-Bugün izinli misin?
Suali ile kaldırdım başımı. Sorunun maksadını bildiğim halde sordum,
-Kimden izin alacağım?”
-Müftüden.”
-Müftü kim ki?!!
-Yetki onda.
-Allah müftüye izin yetkisi mi vermiş?
Ve, bir sessizlik. Sonrasında sualin sahibi Cuma Namazının “farzını” kılmak üzere camiye doğru yol aldı. Camiye gitmek ve cemaat olmak üzere. Camide cem olmak, cemiyetin parçası olmak, içinde yaşadığımız cemiyetin bir parçası olduğu şuurunu pekiştirmek varsa cemiyetin yani toplumun sorunlarını konuşmak, çözümü yine bu cemiyetle yani Cuma Namazı için bir araya gelmiş olan toplulukla bulmak, oradan bir huzur ve güven bulmuş olarak ayrılmak üzere yol alırken ben bu yazıyı kaleme aldım.
Cuma namazının “maksadı”, şartları, hangi şartlarda ve kimler tarafından kılınabileceği, kimlerin gitmeyebileceği açık ve aleni bilinirken (ilkokul bilgisidir bizim yaşlardakiler için) bu suale ne gerek vardı.
Hem akıllı adam; sual sorarken, alacağı cevabı bilen adamdır, gibi bir halk deyimi varken.
Ben sormuş muydum, “İzin alamadın mı bugün?” diye. İlgilendirmezdi beni kişilerin inançları, ibadet ve yaşam tarzları. Haddime de değildir bunu sorgulamak. Her şeyden önce insanlığıma ve İslamlığıma yakıştırmam bu durumu.
Hutbelerinden hac ve umre organizasyonlarına, bütçesinden yardım paralarına, işe alımlardan hac kuralarına, zengin fakir cenaze ayrımlarına kadar pek çok hususta eleştirdiğim bir kurumdur, izin alıp almadığımın sorulduğu kişinin çalıştığı kurum. Yine de hiçbir eleştirimi burada yazmıyorum. Gerek de duymuyorum. Zira konumuz o değil.
Konumuza yani Cuma namazına bu hafta neden gitmediğime gelince meraklısı için cevabı Gönül Dağı dizisinden kısa bir replikle vereyim:
-Biz Gedelli’den geldik sana kurban eti getirdiydikde.
-Sen mi getirdin gurban etini?
-Yok beraber getirdik.
-Geri götürün o zaman.
-Biz getirmedik. Bu etler bizden değil.
-Kimden o vakit?
-Kimin adıynan kesildiyse ondan. Biz aracıyıh sadece.
-Kimin adıyla kesildi peki?
-Güneşin sahibi kimse onun adıynan.
-Kimdir güneşin sahibi?
-Yıldızların ve ayın, yeryüzünün gökyüzünün ve onların arasındakilerin. Gözünlen gördüğün görmediğin, ahlıyın yettiği yetmediği en güccük zerrelerden en büyük kürrelere kadar hepsinin yaradanı da odur sahibi de. Biz nasıl ki bu tenin bu canın emanetçileriysek bunların da emanetçileriyik.
-Bilen var, bilmeyen var. İkisinin arasında goca bir dağ var. Hadi goy şuraya.
-Muhterem, gene sana arada böyle yiyecek getirsek gabul eder misin?
-Sen kimden getirdiğini biliyon. İnsanlar bilmiyolar. Ne kendilerini biliyolar, ne onu biliyolar. Mahlukken, malikmiş gibi yapıyolar.

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.