Bugün Trafik kurallarından biraz bahsedelim istedim.

Kış bitti, yaz mevsiminin gelmesiyle artış gösteren olayların en başında trafik kazaları gelmektedir.

Geçen hafta Cuma vaazında bu konudan bahsedildi.

2017 yılının ilk çeyreğinde 300’e yakın kaza meydana geldi.

Ölümlü kaza sayısı 2.

Şimdi konuyu birlikte ayrıntılı şekilde ele alalım.

Yaya geçidinde geçiş önceliği “yaya”nındır.

Çünkü Trafik kurallarında öyle olduğunu biliriz.

Gel gör ki uygulamada öyle değil.

Öncelik aracındır.

Öyle olmamış olsa yaya geçidindeki ölümler.

Kaza sayısındaki yaralanmalar bu kadar yüksek olur mu?

Olmaz elbet.

Türkiye’de yaya geçidinde öncelik aracındır.

Araçtan sonra insanın…

Neden böyle bilirim?

Çünküüüüü…

Belediye caddesi mesela.

(Dört yol-Valilik arasındaki cadde)

Yozgat’ta en fazla yaya geçidi işaretlenmiş caddedir.

Belediye veya Büyük Cami civarına gidiş gelişlerde Cumhuriyet Parkı ile Belediye arasındaki yaya geçidine gelince arada bir test ederim.

“Yayaya yol verecekler mi?”diye.

Mesafe uzaksa arabanın yaklaşmasını beklerim.

Son 20 metre kala başlarım yürümeye.

Tam yolun ortasına geldiğimde araçta hemen yanı başımda biter.

Önce bir“düt.”

(Korna sesi)

Araç sürücüsü kafayı pencereden uzatır.

“Beyefendi aracı görmüyor musunuz?”

(Görüyorum tabi ki, kör değilim ya.)

Bende o arkadaşa döner, göz kırparak yaya geçidini gösterir ve seslenirim:

“Beyefendi yaya geçidi, siz görmüyor musunuz?”

Aslında verecek cevap yok tabi ki.

“Pardon”diyenlerin sayısı aslında oldukça az.

Tabi ki oradan buradan çıkan “odun” sayısı da azımsanmayacak kadar fazla.

O tiplerden hemen karşı cevap gelir:

“Belediyeye söyleyin, olmuşken bir de trafik lambası taksın…”

Araç testini sadece kendim yapmam.

Bazen hanım ve torunla.

Bazen de gezdiğim arkadaşlarla yapmaya çalışırım.

Yaya geçidine gelince “balıklama dalmak” isterim.

Maalesef izin vermezler.

“Arabanın altında kalırsın” diye.

Kendileri de asla çıkmazlar.

Çünküüüüü..

Burası Yozgat derler.

Çok şoför “yaya geçidini” anlamaz, bilmez.

Allah muhafaza.

Gelir biri çarpar.

Durduk yere alırsın başına belayı…

Her neyse!

Aslında öyle değilmiş.

Öğreniverdik nihayet.

İçişleri Bakanlığı Müsteşarlığı bir genelge yayınladı.

Bu genelge yeni mi, yoksa eski mi? bilemiyorum ama önemli olan içerik değil mi?

Dedi ki:

“Yaya geçidinde geçiş önceliği öğrencinin.”

(Yayaların tümü demiyor.)

Öğrencilerimiz, çocuklarımız adına ne kadar mutlu olsak az vallahi.

Bundan sonra sürücüler dikkat edecek.

İsterse etmesin.

Yaya geçidine kendisi ile aynı anda gelen öğrenciyi görünce duracak.

Yol verecek, öğrenci geçecek, bilahare yoluna devam edecek.

Etmezse.

Belirtilen cezayı paşa paşa yiyecek.

Ne kadar güzel değil mi?

Peki!

(Bir başka husus var.)

Ben, sen, o.

Ya da, biz, siz, onlar.

(Öğrenci olmayan 18 yaş üstü insanlar.)

Ne yapacağız, ne yapacaksınız, ne yapacaklar?

(Öğrenci gibi imtiyazımız, ayrımcılığımız yok.)

İnsanlar dört tekerlekli vasıtaya yol verip bilahare mi geçecek?

Yoksa.

Sürücüler öğrenci/möğrenci ayırımı yapmadan.

Bunlar da “insan, öğrenci ile aynı kategoriye girer” deyip, vatandaşlara yaya geçidinde geçiş üstünlüğü mü verecek?…

Burası Yozgat.

Vatandaşın aydınlanmaya, bilgilenmeye şiddetle ihtiyacı var.