Türkiye’nin yeni bir döneme hazırlanırken, vatandaşa erken seçim yok denmesine rağmen, siyasilerin ve partilerin söylemlerine bakılırsa, seçim sathına girmiş bulunuyoruz. İktidarın ek bütçe isteği de, uzmanların görüşlerine göre bir baskın seçimin olasılık dışı olmadığı yönündedir. Bu söylemlerin özeti kısacası ufukta seçim olduğunu gösteriyor.

Vatandaş, her seçim öncesi olduğu gibi şimdide bir takım senaryolar üzerine algı yönetimi ile alanlarında uzmanlarca yönlendirilmeye çalışılmaktadır.

Bunun en önemli örneği yapılan anketler olsa gerekir. Hergün yeni bir anket sonucunun açıklanması hangi partinin ne kadar oy alacağı ya da alamayacağı algı yönetimi ile seçmen etkilenmeye çalışmaktadır.

Malum anketlerden ya da benzeri siyasi çalışmalardan belli bir yaş grubu her dönem olduğu gibi bu seçim öncesinde de etkilemek mümkün ancak, bu seçimlerde ilk kez oy kullanacak genç seçmen kitlesini söz konusu anketler ya da benzeri çalışmalar etkiler mi, özelikle iktidar kanadını için asıl burası önemlidir diye düşünüyorum.

Buna ilave olarak ortada yığın yığın sorunlar varken, iktidar aslında böyle bir durumda seçime gitmeye pek iştahlı değil. Fakat başka seçeneği de yok. Sorun burada zamanlamanın iyi hesaplanması. Yazın sonunda seçime gitmek iktidar açısından bir avantaj. Çünkü yaz aylarında ısınma ve doğalgaz sorunu yok. Yaz ayında sebze ve meyvenin ucuz olması kısmi bir rahatlama yaratıyor. İşin bu yönünü iktidar mutlaka düşünecektir. Oysa kışın zor koşullarından çıkış sonrası seçime gitmenin hiçbir getirisi olmaz. Bu ekonomi ile kazasız belasız kışı çıkmak ise bir mucize olur.

Bunlar elbette işin teknik yanları, bu sorunları aşmak için ve iktidar olmak adına muhalefet partileri önümüzdeki süre içinde neler yapacak, vatandaşın karşısına hangi vaatlerle çıkacak, birlikte göreceğiz ama iktidara baktığımızda bir seçim ekonomisi çalışmasını devreye koyduğunu görüyoruz.

Seçim ekonomisi paketini her fırsatta vatandaşın önüne getiren iktidar tarafı, yukarıda bahsettiğim sorunları çözmek için bir takım adımlar atmaya başladı.

Vatandaşın canını yakan hayat pahalılığı başta olmak üzere birçok alanda başlatılan çalışmalar ne kadar gerçekçi olacak, vatandaşa yansıyacak, bekleyim göreceğiz.

Ancak toplumun hangi kesimine bakarsak, bakalım hayatından memnun olmayan seçmen kitlesinin büyük çoğunluğu bir umutsuzlukla karşı karşıya kalmış durumdadır.

Bugün ülke nüfusunun yüzde 10’dan fazlası emeklinin hayat pahalılığı karşısında bir umutsuzluk içinde olduğu başta iktidar tarafından çok iyi bilinmektedir.

Aynı şekilde köylü, çiftçi, işçi tarifi mümkün olmayan bir geçim sıkıntısı ile karşı karşıya kaldığı bu dönemde iktidarın seçim ekonomisi milyonlarca insana yeniden umut olacak mı?

Hızla yaklaşmak olan seçimler öncesi yapılan anketlerde iktidar kanadının büyük oranda oylarının düşmüş olmasının sebebi yukarıda saydığımız sorunların artarak devam etmesinden kaynaklanmaktadır.

Dolayısı ile anketlere çok takılmamak lazım. Türkiye’de ekonomik sorunları hangi parti çözerse, bu konuda vatandaşı ikna ederse bu seçimi bu parti ya da partiler kazanacaktır.