""

Yozgat’ta İki Güzel İnsan « Yeniufuk Gazetesi

28 Mart 2024 - 22:47

Yozgat’ta İki Güzel İnsan

Yozgat’ta İki Güzel İnsan
Son Güncelleme :

21 Haziran 2022 - 17:05

Yozgat’ta İki Güzel İnsan

İnsanlık İzzetini Kurtaran Büfeci

Sene 2010’lar bir dostumun işyerine uğradım.

Kapıda müteahhitlik yapan bir tanıdık sırtını yarım şekilde kapıya vermiş morali bozuk şekilde dururken içerde masasında oturan dostum sıkıntılı bir yüz ifadesi içerisindeydi.

Neler olduğunu sorduğumda; komşu bir esnafın bu müteahhitin işlerini yaptığını, malzeme müteahhitten işçilik esnaftan olmak üzere anlaştıklarını, şu ana kadar yüzde 50 iş yapımı karşılığında yüzde 60 tutarında bedelini aldığını, ancak yapmadığı yüzde 10’luk işin parasını dahi almış olmasına rağmen geriye kalan yüzde 40’lık tutarı da peşin olarak istediğini aksi halde işi yarım bırakacağını anlattı.

Özetle şuydu, anlaşmışsınız, anlaştığınızdan az iş yapıp fazla para almışsınız ve yapmadığınız işlerin de parasını istiyorsunuz. Yoksa işi bırakmakla tehdit ediyorsunuz. Biliyorsunuz ki; Yozgat’ta hiçbir usta yarım işe gitmez, bunu da şantajın aracı olarak kullanıyorsunuz.

Sonbahar aylarıydı ve arkadaşımın işleri de azdı o dönem. Zaten yarım kalan işte, malzeme kullanmayacak tüm malzeme müteahhit tarafından alınmıştı ve hazırdı.

Şu cümleyi kurmuştum; “Bu usta, gerçekleri gizleyip yalanlar söyleyerek müteahhitin ödeme dengesinde sorun olduğu algısını oluşturacak. Sonra herkes anlaşma şartlarını bozup para istemeye başlayacak. Müşterilerinde güven zedelenmesi yaşatacaklar. Ardından Yozgat’ta bir esnafı daha batıracaklar. Sen, dükkanında boş oturmak yerine gidecek bu adamın işini bitireceksin. Onun batmasına batırılmasına, göz yummayacak vebale ortak olmayacaksın. Para verirse alacaksın, vermezse sıkıştırmayacak. Ne zaman istersen ver diyeceksin.”

Olmadı, ikna edemedim ve o arkadaşım gözünün önünde cereyan eden hadiseye seyirci kaldı ve çok geçmedi kendisi de iflas etti.

Bunu neden anlattım; şunun için benzer bir olaya 8 ay önce denk geldim. Sıkıntılar içindeki bir esnafa yardım etmek isteyen bir arkadaşım bana fikrimi danıştı. “Nakitin yok, borçla bu iş olmaz sen kendini sıkıntıya sokarsın” dedim. Dinlemedi. Borç buldu götürdü sıkıntıdaki esnafa verdi. Ona elinden geleni, gücünün yettiğini yaptı. “Ben seyirci kalmadım. Bir mihnet, bir karşılık beklemiyorum. Varsa bir mükafatı Allah’tan beklerim” dedi ve ben yukarıdaki hikayeyi anlattım. 

Gazoz Kapağından Mutluluk Devşirmek

Yaklaşık 20 yıldır tanıdığım bir kıraathane sahibi arkadaşımı ziyaret ettim. Çay tezgahının hemen altında bir kolide gazoz kapakları biriktirdiğini gördüm. Nedenini sorunca “Bir arkadaşımızın otizmli çocuğu var. Onun en sevdiği şey gazoz kapakları ile oynamak. Abi götürüyorum kapakları buradan, bunları şöyle avuçlarıyla havaya fırlatırken yaşadığı mutluluk var ya dünyalar benim oluyor” dedi.

—-

Okudunuz, yazıya konu iki arkadaş da toplumda orta sınıfta bile görülmeyen, çoğu insanın görünce küçümsediği, parası, makamı, ünvanı olmayan insanlar. Öyle takım elbiseleri de yok. Ama ikisinde de kocaman yürekler var. İkisi de bir insanın mutluluğunu tüm dünya mallarından daha kıymetli addeden gönül güzelliğine sahipler.

Aha bu Yozgat, aha bu Türkiye ve hatta bu dünya varlığını devam ettiriyorsa, sizin makamlarınız, evleriniz, arabalarınız, ünvanlarınız … sayesinde değil.

Siz, sanıyor musunuz ki, çocuklarınızın yaşayacağı huzurlu ve güvenli, müreffeh bir toplum yapısını sizin onlar için hazırladığınız ekonomik kaygılardan yoksun şartlar sağlayacak.

Hayır, bu dünya da bu Yozgat da bu iki insanın var ettiği değerlerle ayakta duruyor.

Sizin çocuklarınız, sevginin, umudun, huzurun, güvenin olduğu bir yaşam süreceklerse bu büfeci ve kahveci o geleceği inşa edecek.

Sizlerin paraya, hırsa, bireysel başarıya ve yaşama mahkum ettiğiniz, bencilleştirdiğiniz, yaşamını daralttığınız insanlığın geleceği, bu iki güzel insanın tüm yokluklara yoksunluklara rağmen elinden geleni yaparak bu toplum içerisinde var ettiği iyilikle, yardımlaşmayla, diğerkamlıkla, öteki adına mutlu olmakla kurtarılacak.

Hepiniz ve hepimiz ve tüm kurumlarımız, bir çocuğun gülümsemesine, bir babanın ailesi karşısında vakarını korumasına yetmiyorsak; varsın olmayalım.

Hepiniz ve hepimiz ve tüm kurumlarımız, bir büfeci, bir kahveci etmiyorsak; lafı uzatmanın anlamı yok. Ders alıp, utanmanın, elimizle içinden çıkılması zor bir hale getirdiğimiz insani ilişkilerimizi, cemiyet (cemaat değil) yaşantımızı yeniden sorgulama ve el birliği ile insani vasıflarını yok ettiğimiz evlatlarımız için iyiliğin ve sevginin hakim olduğu bir gelecek için adım atma zamanıdır.

Umarım, insan olmanın, insani vasıflar taşımanın önemini, her şeyi yitirdikten, son dönüşü de kaçırdıktan sonra fark etmeyiz.

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.