Tarım Bakanımız Sayın Vahit Kirişçi bir dizi faaliyette bulunmak üzere ilimize teşrif etmişler.

Ziyaret öncesinde zatı alilerinin programını basına yansıdığı kadarıyla incelediğimizde, bunun bir bakan hassasiyetiyle yapılmış, ilin tarım, hayvancılık ve orman varlık ve potansiyellerinin değerlendirilmesine dair bir ziyaret olmadığı bellidir.

Araya sıkıştırılmış Et ve Sür Kurumu tesisi ziyareti siyasi amaçlı bu programın sadece sosu niteliğindedir.

Sorgun Tarıma Dayalı (Süt) İhtisas OSB’nin ziyaret edilip alt yapı ve tahsis çalışmalarını konuşamadık,

Et ve Süt Kurumu Süt İşleme ünitesinin doğru planlama ve organizasyon yetersizliği nedeni ile yüzde 10 kapasiteyle çalıştığını, süt bulamadığı zaman Et ve Süt Kurumu adına tereyağı üreten firmadan süt kreması alarak üretim yapmak zorunda kaldığını, Yozgat’taki bu tesisin yüzde 100 kapasite ile çalışarak bölge üreticisi ve ekonomisine katkısının önündeki engellerin kaldırılmasına dair üretim tedbirlerini konuşamadık,

Üniversitenin ihtisaslaşma alanı olan kenevir bitkisine dair çalışmaların incelenip, bu çalışmalar neticesinde bölgemizde kenevir üretiminin geliştirilmesi ve Yozgat’ta katma değerli ürünlere dönüştürülmesini, Ziraat Fakültesi’nin tohum çalışmalarını konuşamadık,

Kabalı Meyvecilik Entegrasyon Projesi (basın önünde övülen, kameralar kapanınca yerden yere vurulan projedir) örneğinin geliştirilmesi ve il genelinde yaygınlaştırılmasını konuşamadık,

Üretici çiftçinin tanıtımını yaptığı lavanta bitkisinin bilinenin aksine Yozgat’ta daha kısa sürede ve yılda iki kez ürün vermiş olması bilgisinden hareketle, lavanta üretimine dair bir kümelenme ve kurumlar arası işbirliği ve destekle katma değerli ürünlere dönüştürülmesini konuşamadık,

Yozgat coğrafyasında bulunan 50’ye yakın un fabrikasının ortalama yüzde 30’lardaki fiili kapasitesini ve bu kapasitenin artırılmasını da konuşamadık,

Yozgat topraklarında tarım ve hayvancılıkla uğraşan nüfusun hızla yaşlandığını, gençlerin bu alanlara ilgi ve yönelimlerinin sağlanarak bölgedeki üretim miktarının artırılmasına yönelik tedbirleri de konuşmadık,

Tarım ve hayvancılık şehri diye tarif edilen Yozgat’ın düşen üretim miktarlarını, üretimdeki maliyet artışlarını, iklim ve toprak yapısına göre üretim gerçekleştirmeyi, TKDK desteklerini, tarım il müdürlüğünün “demonstrasyon” çalışmalarının sonuçlarını vs. konuşamadık.

Sağlıklı ve uygun fiyatlı gıda üretimini de konuşamadık.

Sahi ne konuştuk tarım, hayvancılık, orman ve gıda adına?

“Çiftçiler kafasına göre üretim yapmayacakmış, devlet planlayacakmış”.

Bunu yeni duymadık. Ak Parti’nin iktidar olduğu yıllarda bakanlığın ortaya koyduğu  Tarım Strateji Planında zaten var ki. Yani 20 yılda kendinizin ortaya koyduğu planı uygulamayıp yirmi yıl sonra yeni bir şey söylüyormuş gibi aynısını tekrar etmek, kusura bakmayın ama ne tarımı konuşmaktır ne de yeni bir vizyondur.

Ülkedeki hububat üretimi 22 yıl öncesi ile aynı miktarda gerçekleşirken, ülkenizdeki un, ekmek ve makarna üreticileri ithal buğdaya ihtiyaç duymak zorunda kalırken, ithal buğday unu katmadan yenebilecek ekmek yapılamazken, tahıl koridorundaki başarı, başarı değildir.

Başarı; bu ülkede üretilen sağlıklı hububat ile yapılan un ve ekmeği kendi insanına yedirmektir.

Başarı; ülkenizdeki üreticilerin insan onuruna yakışacak şekilde hayatlarını devem ettirebilecekleri bir kazanç düzeyi ile buluşturulmasıdır.

Başarı; tarım ve hayvancılık için uygun şartları taşıyan bölgemizde, yeni istihdam alanları oluşturup gençlerimizi işsizlik ve düşük gelirli yaşamdan kurtaracak organizasyonları yapmak ve hayata geçirmektir.

Evet, gelelim sonuca.

Sayın Bakan, yaklaşan seçimler öncesinde Ak Parti teşkilatları, yerel yönetimler ve bürokrasiye şöyle bir baktı geçti; “Seçimlere ne kadar hazırlar?” diye.

Seni, beni kim netsin. Varsa yoksa seçim. Yozgatlı işsizmiş, açmış, maliyetler yükseliyormuş, tarlalar ekilmiyor, ahırlar boşalmış, orman varlıklarınız değerlendirilmeyi bekliyor…

Aşk olsun! Nüfus kağıdı toprak kokan babamın dertleri, seçimden daha mı kıymetli…