""

DÜNDEN BUGÜNE YOZGAT’IN HİKÂYESİ – 21 « Yeniufuk Gazetesi

25 Kasım 2024 - 20:35

DÜNDEN BUGÜNE YOZGAT’IN HİKÂYESİ – 21

1950’li yıllarda dünyada hiç olmayan bir şey yaşandı. İsmet İnönü kurtarıcı ve kurucu demokrasiyi getirmiş insan olarak beyaz kağıdı alıp sandığa atarak iktidarın değiştirilebileceğini Osmanlı bakiyesi bir Anadolu’da gösterdi.

DÜNDEN BUGÜNE YOZGAT’IN HİKÂYESİ – 21
Son Güncelleme :

15 Kasım 2022 - 10:59

 

1950’li yıllarda dünyada hiç olmayan bir şey yaşandı. İsmet İnönü kurtarıcı ve kurucu demokrasiyi getirmiş insan olarak beyaz kağıdı alıp sandığa atarak iktidarın değiştirilebileceğini Osmanlı bakiyesi bir Anadolu’da gösterdi. İktidarı istese 1950’de vermezdi. Ama ülkeye karşı Sovyetlerin işgal edebileceği korkusu Amerika’nın yardımını engeller korkusuyla çok partili sistem geldi.

Şahsi kararım keşke 1950’li yıllarda değil de 1970’lere kadar sistem değişmeseydi de Köy Enstitüleri aynı şekilde eğitime devam etseydi. Öğretmeni açığını Türkiye’de daha kapsamlı bir toprak reformu yapılıp köyden üretimin başlangıcının daha da kurumsallaşması gerekirdi. 1950’de bu işin erken olduğunu düşünüyorum. 20 yıl daha İnönü tek partili sistemde devam ettirerek bu işi devam ettirme düşüncesindeyim.

Menderes bununla birlikte sağcı iktidarını devam ettirmek için herkesle bir diyalog içine girmişti. Komünistlerle sosyalistlerle ve cumhuriyet döneminden beri kontrol altına alınan şeyhler de Menderes tarafından kollandı. Hep taviz verilerek devletin kazandığı mevziler, aydınlanma mevzileri bir bir kaybedildi. İlk işlerinden biri Said Nursi’yi baş tacı etti ve en büyük kötülük olarak kendi iktidarında toprak ağalarını devletin önüne oturttu. Onları daha da zulmeder hale getirdi. Ve en büyük kötülük olarak, Menderes 1955’de 6-7 Eylül olaylarında Kıbrıs olayını gündeme getirdi. Güya bir toplumun reaksiyonu gibi Edirne’den Tekirdağ’dan trenlerle topladığı Demokrat Partili sempatizanlarla 6-7 Eylül tarihinde İstanbul’da özellikle Beyoğlu’nda Hristiyanların yaşadığı semtlerde büyük protestolar ve talan yaptılar. Bir sürü gayrimüslim insanın dükkânını talan ettiler. Rahibelere tecavüz ettiler, papazları sünnet ettiler. Ölenler de oldu. Fakat bu olaylarla birlikte o dönemde İstanbul nüfusunun 500 bin dolayında olduğundan şehir nüfusunun %30’u Rum ve Hristiyan’dı. Bu doku çok hızlı şekilde yurtdışına kaydı. Yahudilerin de bu işte sanki gizli bir el yeni kurulmuş İsrail’e Türkiye’den insanların paralarıyla birlikte gitmesini sağladı. Bu doku korunmalıydı. Menderes bunu yapılan aptalca hatalar yüzünden koruyamadı.

Bununla birlikte Menderes iyi şeyler de yaptı. Kötü şeylerin başında da başlıca İnönü gibi bir milli ikinci şefimize karşı yapmış olduğu kötü davranışlardır. CHP’nin mallarına el koydurdu. Kırşehir’i vilayetten düşürüp ilçe yaptı. Kanunsuzluğun kuralsızlığın devletin düzeni haline getirdi. Bu arada ABD’den aldığı yardımların yetmemesi sonucu istedikleri güya reformları yapamıyorlardı. Bunun için o dönemde Amerika’nın da kendisini aldattığını görüyoruz. Sovyetler ile ikili anlaşma yapmanın derdine düştü ve başardı. Sovyetler Türkiye’den iş bankasını ve petrol ofisi garantisiyle Rusya Türkiye’ye 250 milyon dolar kredi verecekti. Bu anlaşmanın yapılması için Moskova’ya gidileceği sırada maalesef 1960 ihtilali yapıldı. Şimdi 1950’de seçim oldu arada da seçimler oldu ama 60 yılına gelindiğinde 10 yılda yıpranan Demokrat Parti seçimi kaybedecekti. Eğer ihtilal olmasaydı zaten CHP seçimi kazanacaktı. Es geçilen nokta bu. Amerika burada bir taşla üç kuş vurdu. Bir; CHP’nin normal demokratik sistemdeki başarısını engelledi. İki; yarattığı menderesi benim çizgimde gitmezseniz başınıza bu gelir diye iktidardan düşürdü, hesap verir hale getirdi. Ordu içinde 1947’den beri 2. Dünya Savaşının sonuna doğru Türkiye’den zeki dil bilen insanları askeriyenin içinden derleyerek bunu ABD’de eğitime aldılar. Burada Türkeş ile birlikte 200 civarı kişi gitti. Bunlar ordunun içine Amerikan damarı olarak yerleştirdiler. Ve o ekip 60 ihtilali içerisinde 14’ler diye bilinen ekiptir.

Okuduklarımdan çıkardığım sonuca göre Menderes’i, Türkeş ve arkadaşlarının oluşturduğu ekip astırdı. İnönü bu işe dâhil olmamıştır. Bilakis asılmaması için uğraşmıştır ama Amerikancı ordu içindeki güçler o kadar güçlüydü ki asılmasını sağladılar. İdam olayı yanlış bir şeydir. Bu gün de söylüyorum. Menderes de nihayetinde bir insandır ve bana göre iyi ve kötü yanlarını, hepsini saydım.

Demokrasimizin gelişmesi için o sistemin devam etmesi lazımdı. İhtilalin yapılması çok yanlış zamanda olmuştur. 60 ihtilalinde ben tam 7 yaşındaydım Mutafoğlu Mahallesi’ndeki amcalarımızla beraber yaşadığımız evde amcaoğlum Yakup ile birlikte As Jandarmalar ellerinde mavzerlerle dolaşırken 7 yaşındaydık.

Dışarı çıktık köşeye doğru giderken askerler bizi gördü “Ne geziyorsunuz lan göbeller gidin evinize yasak burası” dediler. Biz de 2-3 gün evden dışarı çıkmadık. Bu arada babam rahmetli amcalarımla beraber aynı evde yan tarafında onlar büyük, biz küçük bölümde yaşıyorduk. Bizim bağımızı eken Hakkı Çavuş ortakçımız vardı. Dedemden kalma mavzer tüfeği vardı. Kurt ulur, hayvanları korusun diye aldığımız tüfeği her ihtimale karşı ortalık karışır kendimizi koruyalım diye bir şeylere sararak Yozgat’a getirdi. Yatakların üstünde yüklere koyarak sakladığımızı hatırlıyorum. 60’lı yıllar genel olarak sakin geçti.  (Sürecek)

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.