Kahramanmaraş merkezli, 10 ilimizi etkileyen, binlerce insanımızı bu hayattan kopartan, 100 binden fazla insanımızın yaralanmasına sebep olan ve hem maddi hem manevi zarara yol açan bu felaket sonrası kafalarda oluşan deli soruların büyük çoğunluğu karşımıza cevapsız duruyor.
Bu olay sonrası vatandaş kendi kendine sorduğu sorulara yine kendi cevaplar arıyor. Uzman görüşleri birçok konunun yeniden sorgulanmaya muhtaç olduğunu ortaya çıkardı.
Yozgat’ta deprem riski yüksek mi?..
Hangi ilçeler ve mahallelerde zemin sorunu var?..
Yozgat’ta yapılar ne durumda?..
İnşaatın başlangıcı ve sonrasında süreç nasıl işliyor?..
Yıkımlarda müteahhit ve diğer paydaşların sorumlulukları nedir?..
Vatandaşlar kendi kendilerine ve bir araya geldikleri topluluklarda bu sorulara cevap arıyor.
Tv. Kanalarında saatlerce süren açık oturumlarda “Deprem özel”
programlarında her şeyi açık açık ortaya koyan insanlar tarafından yapılan tartışmalar her gün yeni bir boyu ile karşımıza çıkmaya devam ediyor.
Bu programlarda çok şey konuşuldu ama özetlersek, felaketteki yıkımlarda “organize” sorumluluğu çıplak gerçeklerle hatırladık!..
Bu programların ortak en önemli özelliği sadece “müteahhit” deyip
işin içinden çıkılmasının aldatıcı bir söylem olduğunu bir kere daha gördük!..
Bu konuda kaleme aldığım en son yazımda da müteahhitlerin tek başına suçlu olmadıklarını söylemiştim.
Dolayısı ile yıllardan bugüne gelen imar afları, nüfuzlu arsa sahiplerinin kayrılması ve kollanması, belediye başkanları ve onların direktifiyle imar değişikliklerini onaylayan meclis üyelerinden başlayıp, kontrollerde göz yumanlara kadar “zincirleme” bir süreç gerçeği var ortada.
Konuya Yozgat özelinden baktığımızda vatandaşın bu durumda tek güvencesi evlerinin çok kaliteli olması değil, şehrin zemin yapısının sert kayalık ve kist olmasıdır.
Bu durumda şehrin zemininin kayalık ve kist olması insan hayatı başta olmak üzere mal güvenliğini koruma altına alıyor mu?
Sonuç olarak demem o ki, zeminin sağlam olması tek başına insan hayatını güvence altına almaya yeterli değildir. Böyle düşünmekle sadece kendi kendimizi kandırmış oluyoruz. Zira binaların yapımı zemin kadar önemlidir diye düşünüyorum.