Depremin insan için çok büyük bir ruhsal travma olduğuna dikkat çeken Acar, normalde bir insanın susuzluğa dayanma süresinin 3 gün olduğunu ancak travma koşullarında bu sürenin daha da kısaldığını vurguladı. Acil müdahale, Tiroid ve Paratiroid cerrahisi uzmanı ve Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Acar, özellikle vücutta yıkıntılara bağlı olarak ezikler ve kanamalar oluştuğunda çok kısa sürede yaşamın tehlikeye gireceğini belirtti. Bu nedenle kurtarma işleminin olay başladıktan kısa bir süre sonra tamamlanması gerektiğinin altını çizen Acar, kurtarma işleminin ardından da acil yardım yapılması gerektiğini anlattı. Kurtarma işleminden sonra doku ezilmelerine bağlı olarak ortaya çıkan zehirli maddelerin böbrek ve karaciğer yetmezliğine yol açmaması için kazazedeye bol miktarda ağızdan ve damar yoluyla su verilmesini ve böbreklerin yıkanması gerektiğinin altını çizen Acar, ‘’Kurtarma ve ilk yardım uygulamalarında öncelikli temel ilke güvenlik tedbirlerinin alınması, kurtarmacıların hayatının riske atılmamasıdır. Olay başlangıç saatinden itibaren 72 saatten sonra cesetlerde çürüme ve salgın hastalık riske başlar. Özellikle mobil tuvalet ve sağlıklı içme suları afet bölgesine ilk 24 saat içinde ulaştırılmalıdır. Aksi durumda çok ciddi salgınlar ortaya çıkabilir. Kazazedeler kurtarıldıktan sonra yapılması gereken en önemli aşı ise tetenoz aşısıdır. Çok etkilidir ve ölüm oranını ciddi şekilde azaltır. Son deprem felaketinde olduğu gibi kış aylarında ortaya çıkan depremlerde en büyük ölüm sebeplerinden biri soğuk havaya bağlı donmalardır. Donmaları engellemek için kazazedeler henüz çıkarılmasa bile bir el girecek kadar mesafe varsa sıcak içecekler ulaştırılmalıdır’’ dedi.
Türkiye Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Vakfı olarak 1999 depreminde sahada olduklarını hatırlatan Acar, ‘’Depremde erken müdahale önemli olduğundan Düzce depreminde Mehmetçikten sonra Türkiye Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Vakfı olarak biz oradaydık ve 5 can kurtardık’’ diye konuştu. Haber Merkezi