Acelem var benim bu dünyada bir fidanı da ben dikmeye
Hayallerimi gerçekleştirmeye, gönüllerin rızasını almaya
Acelem var, hem dünyamı, hem ahretimi kazanmaya
Karşıma çıkacak olan devle savaşmaya
Acelem var bir günlük ömrümü bin yıl gibi yaşamaya
Acelem var dünyanın görülmeyenlerini görmeye
Tadılmayanlarını tatmaya , yaşanılmayanlarını yaşamaya
Acelem var bir yetime el açmaya, bir ihtiyara arka çıkmaya
Feryat edenin feryadına koşmaya, bir çocuk gibi coşmaya
Üstümdeki yükleri atmaya, her anı dolu dolu yaşamaya.
Acelem var benim sabah olmadan gözlerimi açmaya
Son pişmanlık gelmeden, bütün güzel şeyleri yapmaya
Acelem var benim boşa geçirdiğim zamanların acısını çıkartmaya
Geri dönüşü olmayan yolculuk ta nefes nefese koşmaya
Acelem var benim bu dünyadaki iyiliklere arka çıkmaya
Acelem var benim Hz İbrahim gibi ateşleri geçmeye
Acelem var benim Hz Eyyup gibi şükretmeye
Acelem var benim Hz Muhammet gibi zikretmeye
Acelem var benim Hz Mevlana gibi gönülleri fethetmeye
Ah, acelem var benim gideceğim yeri hak etmeye
Acelem var benim bende hakkı olanları, benden razı etmeye
Şu önüme gelen şaşalı hayatı def etmeye
Elim kolum dolu bir şekilde şu zirveye çıkmaya
Torbalarıma altın madeni katmaya
Ah acelem var benim komutanımın sözünü tutmaya
Acelem var benim tükettiğim kadar üretmeye
Yokuş yukarı kanat çırpmaya
Bu dünyada kalıcı bir iz bırakmaya
Gönüllere iyilikler saçmaya, avuçlarımı açıp şükretmeye
Yapabildiğim kadar doğruluğuma, doğruluk katmaya
Acelem var benim bir kelebek gibi kanat çırpıp
Okyanuslarda iyilik fırtınaları çıkartı maya
Kendimle beraber insanları da o meşhur gemiye katmaya
Dünya alem hep birlikte huzur içinde buluşmaya
Ah hayalim var benim, o iyi bir insandı diye hatırlanmaya.
SON PİŞMANLIK FAYDA ETMEZ
Zülkarneyn Aleyhisselam ordusuyla gece yolda giderken, ordusuna
“ayağınıza takılan şeyleri toplayın” diye emir verir. Ordu bu emri duyunca, içlerinden
Birinci gurup çok yürüdük, çok yorgunuz. Gece vakti birde ayağımıza takılanları toplayarak boşuna ağırlık mı yapacağız. Hiç bir şey toplamayalım diyerek. Hiç bir şey toplamazlar.
İkinci gurup ise madem komutanımız emretti, birazcık toplayalım, emre muhalefet etmeyelim zira ordunun komutanına itaat etmesi gerekir diyerek. Az bir şey toplarlar.
Üçüncü gurup ise komutanımız bir şeyi boşuna emretmez. Muhakkak bir bildiği vardır diyerek. Bütün abalarını ağzına kadar doldururlar
Sabah olduğunda birde bakarlar ki meğer altın madeninden geçmişler. Hiç toplamayan gurup “ah niçin almadık”
Az alan ikinci gurup “Ah ne olaydı da biraz daha alaydık” Üçüncü çok alan gurup ise “Keşke lüzumsuz eşyalarımızı atsaydık ta biraz daha alsaydık” derler.(Hatice Yeşildağ, Kalbe Düşen Damlalar)
Hayatta böyle değil midir zaten? Bu noktada okuduğum bu güzel hikayeyi sizinle paylaşmak istedim.