Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Başkan Adıgözel: Bir millet çıldırıyor mu?

Yeniden Refah Partisi Yozgat İl Başkanı Süleyman Adıgözel, Türkiye’de Cumhurbaşkanına yönelik hakaret davalarındaki rekor artışa dikkat çekerek, bu durumun ifade ve düşünce özgürlüğünü tehdit ettiğini belirtti. Adıgözel, geçmiş dönem cumhurbaşkanlarına kıyasla mevcut Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan döneminde açılan dava sayılarındaki “korkunç” artışın endişe verici olduğunu vurguladı.

Yeniden Refah Partisi Yozgat

Adıgüzel, hiç kimsenin birbirine hakaret etme hakkına sahip olmadığını belirterek, bu durumun ahlaki olmadığını ifade etti. Ancak, Cumhurbaşkanına hakaret suçlamalarının neden sürekli arttığı ve Türkiye Cumhurbaşkanı’nın dünyada en çok hakarete uğrayan devlet başkanı olmasının nedenleri üzerinde durdu. Başkan Adıgözel açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Bir millet çıldırıyor mu?

Şunu ifade edelim ki hiç kimse, bir birine hakaret etme hakkına sahip değildir. Bu ahlaki de değildir.

Ne oldu da Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlamaları sürekli artıyor.

Ne oldu da Türkiye’nin Cumhurbaşkanı, dünyada en çok hakarete uğrayan devlet başkanı.

Çaldırmış değiliz. Bu ülkenin her vatandaşı Cumhurbaşkanlığı makamına saygı duyar.

Eskiden Cumhurbaşkanları tarafsız ve bağımsız olmak durumundaydılar. Anayasa’ya göre devletin ve milletin birliğini temsil ediyordu. Sorumsuzdu, eylem ve işlemleri nedeniyle vatana ihanet dışında bir suçlamaya muhatap olamazdı.

Onun için de yasalar Cumhurbaşkanı’nı koruyordu, Cumhurbaşkanına hakaret, devletin ve milletin birliğine, manevi şahsiyetine hakaret olarak değerlendirilebiliyordu.

Şimdi Cumhurbaşkanı hem partili hem de icranın başı. Partili olarak diğer siyasi parti liderlerinden ne farkı var? Hiç bir farkı yok. Sayın Erdoğan ne zaman partisini temsil ediyor ne zaman Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil ediyor, bunu ayırt edebilmek artık çok zor.

Bu davaların artış sebebi budur: Muhalif görüştekileri sindirmek, ceza tehdidi altında tutmak.

Bu eleştiri sınırlanıyorsa, ifade özgürlüğü sınırlanıyor demektir. Bu konuda bir ceza tehdidi varsa, bu düşünce özgürlüğünü tehdit ediyor, düşüncenin açıklanmasını kısıtlıyor demektir.

Suçun sınırlarının çok net olarak çizilmesi lazım, Her eleştiriyi hakaret diye algılayıp ayağa fırlamak doğru değil. Sayın cumhurbaşkanı, kendisi herkes için aklına ilk gelen sıfatı kullanmaktan da geri durmuyor.

Muhalefete söylediği sözlerin bazılarını vatandaş söylese veya siyasi parti lideri söylese başına ne gelir siz düşünün. Misal, Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜSİAD’ın ekonomi ve hukuk başta olmak üzere hükümete yönelttiği eleştiriler için “Hadlerini aştılar” ifadelerini kullanması gibi.

Eleştiri hakkını, tehdit olarak görülemez. AK Partinin, Yıllar sonraya bırakacağı miras bu olmamalı.

Cumhurbaşkanlarının Döneminde Açılan Cumhurbaşkanına Hakaret Dava Sayıları: Kenan Evren: 340, Turgut, Özal: 207, Süleyman Demirel: 158, Ahmet Necdet Sezer: 163, Abdullah Gül: 848, Recep Tayyip Erdoğan: 53.060, korkunç rakam. Demek oluyor ki çıldırmak üzereyiz.

Siyasi parti liderlerine, yapılan tehdit ve hakarete varan söylemlerin, atılan yumrukların, müeyyidesi ne oldu. Milletvekillerine yapılan tehdit ve hakaretlere, TBMM Başkanlığı hangi soruşturmayı açtı.

Siyasi parti başkanlarına, milletvekillerine karşı işlenen suçlarda ivedelikle karşılık bulmasını bekleriz. Belediye başkanlarımıza ve hatta her vatandaşa onur kırıcı söz ve davranış karşılığında ceza olmalı.

Devlet, cumhurbaşkanını koruduğu gibi, Siyasi parti genel başkanını, milletvekilini belediye başkanını ve hatta halkını, vatandaşını bir birine karşı korumalıdır.”

Süleyman Adıgözel, konuşmasını “Değerlerimiz bize sevgiyi, saygıyı, şefkati, merhameti, izzeti ikramı hatırlatıyor” sözleriyle tamamladı.

Reklamı Geç