Yıllar önce kitapların henüz değerini tam anlamış değildim ama çok sorular vardı cevaplanacak kafamda ve yüreğimde.
İşte bu soruları sorduğum kalbi ve gönlü zengin Ali abim her soru soruşumda hemen kitaplığının önüne koşar saatlerce kitaplarını karıştırır ve sorduğum soru ile ilgili bir kitap bulup getirir ve bana “İşte aradığın sorunun cevabı bunun içinde, içini kemiren bütün sorularının cevaplarını bu “uçan halıların” içinde bulabilirsin boşa zaman geçirme oku derdi her zaman.
Bir gün Ali abim yine bana bir kitap verdi. Kitabın adı çocuk gelişimi ile ilgili idi ama kitap bütün insanlığın ve insanın profilini çizmişti sanki satırlarında. Kitabı nasıl okudum nasıl bitirdim hala anlamış değilim. Nasıl derler “Okuma ihtiyacı bir barut gibidir, bir kere tutuşunca artık sönmez. (Victor Hugo)
İşte bu kitap ta bende böyle bir etki yaratı ve tıpkı denizine düşen bir balığı, akıntının okyanusa çektiği gibi çekti götürdü beni kendi dünyalarına. Doyamadım doyamadım o günden sonra okumaya ve öğrenmeye bir daha doyamadım. Bulamadım o kitabımın ve ondan sora ki kitaplarımın son sayfalarını bir daha bulamadım.
Kelebeklerin kır çiçeklerini aradığı gibi o günden sonra hep o son sayfaları aradım, o sayfalar gurbetten de geçse, hasretten de geçse, yokluktan da geçse, hüzünlerden de geçse ben hep o son sayfaları aradım, arıyorum, arayacağım Allahın hikmetleri ile. Dilerim herkesin karşısına benim okuduğum gibi son sayfaları olmayan kitaplar ve Ali abim gibi “sizi siz yapan insanlar” çıkar…