Herkese mutlu bir hafta diliyorum. Zaman ne çabuk akıp geçiyor, bir alimin dediği gibi zarardayız, ömrümüzden bir gün daha geçip gitti. Ömrümüzü nerede, nasıl yaşıyoruz diye bazen düşünmüyoruz gibime geliyor. Oysa güzel anılar bırakmalı gönül hanemizde. Doğduğun yer kaderin denir ya, memleketimizi seçmedik, ancak insan memleketini sever, ait olma duygusu hepimizde vardır. Yozgatlı olmuşsak Yozgat için bir şeyler yapma sorumluluğumuz olduğunu düşünüyorum. Bu memlekete borcumuz var hepimizin.
Bir Yozgatlı olarak zamanla gördüm ki ben kendi memleketimi bilmiyormuşum, hangi ilçemizde ne var çok az bilgim varmış. Bunu fark ettiğimde köy köy ilçe ilçe gezmeye karar verdim. Çok güzel, kıymetli insanlar tanıdım bu şehirde. Meğerse ne değerli yerler ne kıymetli insanlar varmış şehrimde. Sanatla uğraşan insanlar, bu şehir için çabalayan gönül veren dostlar varmış. Reklamla işi gücü olmayan gizli saklı kalmış cevherler varmış meğerse şehrimde.
Yozgat’ı gezerken fark ettim ki Aydıncık ilçemize gitmekten usanmıyorum. Her seferinde yeni bir heyecanla, sanki ilk kez gidiyormuşçasına koşa koşa gidiyorum. Havasından mı, suyundan mı bilmiyorum, sadece huzur buluyorum orada anlamsız bir şekilde. Sessiz ilçenin küçük olmasından mıdır nedir hiç yabancı gibi de hissetmiyorum orada. İnsanları da o kadar sıcak kanlı ki, çalışkan da. Buraya geldiğinizde ellerinden geldiğince yardımcı oluyorlar. Daha ne olsun.
Aydıncık ilçemizde huzur bulduğum yerler kesinlikle Şebek Geçidi ve Haceş Müze Evi. Şebek Geçidine çıkıp, yukarıdan ilçeye bakmak, müthiş bir his. Dağların arasından kurtulmuş, feraha kavuşmuş ilçenin manzarasına bakarken hiçbir şey düşünmediğimi, o an dünyanın durduğunu, ruhumun sandalyeye oturmuş, inzivaya çekilmiş gibi dinlendiğimi hissediyorum. Sanki orada yıllarca yaşamış, o doğanın içinde bir toprak parçası gibi hissediyorum kendimi. Şebek Geçicinde başka bir boyuta geçtiğim muhakkak. Sessizliği belki de doğanın güzelliği ile birleşince farklı hislere kapılıyorum. Yeniden doğmuş gibi hissediyorum. Bakacak olursanız, elbette ülkemizde daha ihtişamlı yerler var, oradaki sessizlik belki de bana çekici geliyor.
Ve Haceş Müze Evi… Polis Memuru Erdal Bey’in kendi imkanları ile yapmış olduğu müze Aydıncık ilçemizin Ağıllı Köyünde. İlçeye oldukça yakın. Eski bir köy evini, çok eski eşyalarla müze haline getirmek ilçeye kesinlikle oldukça değer katmış. Bayağı da ziyaretçi alıyor ve çevre illerden gelenler de var. Yozgatlı olarak bir biz gitmiyoruz dermişim. Haceş, Çerkez dilinde misafir odası demekmiş. Oraya gittiğinizde misafirperver Erdal Ağabeyimiz öyle ilgileniyor ki, böyle bir ilgi karşısında insan tuhaf hissediyor. Rotanıza burayı yazmayı unutmayın.
Kazankaya Kanyonunda elimi kolumu sallaya sallaya gittiğim ilk deneyimimden sonra doğru düzgün gitmedim bile. Projesi onaylandı sanırım. O vakit giderim. Zor trekking parkuru olabilir, ekipmansız gitmemek gerek diye düşünüyorum. Manzarası çok güzel o tartışılmaz bile.
Sevdiğim yerlerden bir tanesi de Aydıncık ilçemizde Kösrelik Köyünde Pelitli Göl. Gölün çevre ve yol düzenlemesi ile çok ziyaretçi çekebileceğini düşünüyorum.
Bir de ilçede baston yapımı ile uğraşan ustalar var. Onlar da kendi imkanlarıyla evlerinin bir bölümünü atölye yapmış. Oduna ruh veren üstatları da ziyaret etmenizi öneririm.
Çekerek ilçemize giden tüm dostlarımız Aydıncık ilçemize de uğramalı. İki ilçenin arası 28 km. Rota oluşturarak ilimize gezmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Ya da rotaları oluşturmak bana düşüyor. Bir sonraki hafta rota çalışmalarını bitirip geleceğim söz.
Aydıncık ilçemize şimdi veda ederken, orada canla başla çalışan Erol Gürgen Beyefendiye, Nimet Türker Hanımefendiye ve Erdal Ertuğrul Beyefendiye selamlarımı iletiyorum. Aydıncık ilçemize gidip gönül insanları ile tanışmamamızsanız o vakit Aydıncık ilçesine gitmiş sayılmazsınız. Sevgiler, saygılarımla…