Seçimler söz konusu olunca havayı en iyi koklayan, olası sonuçlara göre pozisyonunu alan bürokrasidir.
Yıllarca bürokrasinin tavrını ve eğilimini gözlemlemiş biri olarak diyebilirim ki; bugüne kadar yüzde 80 ortalamayla bürokrasinin beklentisi gerçekleşmiş, sandıktan o beklenen sonuç çıkmıştır.
Bu cihetle, bu seçimde de Yozgat’taki bürokraside yer alan 5-6 kişiyle görüşme, seçim değerlendirmesi yapma şansım oldu.
Seçim ve sonucuna dair öngörülerini direkt yazmayacağım ancak, bu görüşlerin neden kıymetli olduğunu izah etmem gerekli.
Her iktidar kendi bürokrasisini oluşturur. Bürokrasi içerisinde yer alan her bir birey üst kademelerde görev yapmak ve bu görevini mümkünse emekliliğe kadar sürdürmek için gayret eder. Buradaki gayretten kasıt, siyaset kurumunun “talimatları” ile hareket etmek, işe alımlarda, ihalelerde, kararlarda, siyasal çalışmalara destek için kurumun imkanlarının kullanılmasında tereddütsüz siyasi iradenin emrine girmektir.
Görüştüğüm bürokratların bir kısmının Yozgat’ta “hamamcı” diye tabir edilen, sabah namazı öncesi hamama gidip önce kirlerinden arınan ardından taze limon sıkılmış Beypazarı sodasını yudumlarken siyasi erk ve uzantılarından talimat alan kişiler olduğunu söylediğimde anlam pekişmiş olacaktır.
Gelelim, seçim tahminine. Önce onlar sordular, uzun değerlendirme cümlelerinden sonra biz dedik ki, “burada önemli olan sizlerin ne gördüğü, sizin tavrınız.” Ama yine de kendi görüşümüzü ifade ettik.
“Peki siz nasıl görüyorsunuz, sonuç nasıl çıkabilir ve bu seçimde oyunuzu kime vereceksiniz?”
Cevap, seçimin sonucuna dair beklentiyi de içerecek şekilde geldi.
“Biz ortadayız. Ne o partiye ne bu partiye yakın değiliz.”
Ak Parti iktidarında makamlara gelmiş ve Ak Parti ile kurdukları iyi ve ikili ilişkiler! sayesinde siyasetin lütfu! İle o makamları uhdesinde bulunduran kişilerin, bu orta yolcu tavırları, seçimin sonucuna dair ipucu vermese de; şu an ki durumun balıksırtı olduğunu, Kılıçdaroğlu’nun da en az Erdoğan kadar kazanmaya yakın olduğunu, bu durumu okuyan bürokrasinin de buna göre gardını alarak, Ak Parti kazanırsa “zaten sizdeniz”, ama Millet İttifakı kazanırsa “hiç değilse muhalif görüntüsü vermeyelim” tedbiri ile hareket ettiğini göstermektedir.
Yani sanıldığı gibi işler bu sefer öyle kolay değil, Ak Parti bürokrasisi! Kılıçdaroğlu ile arayı açmak istemiyorsa; bu, ipi göğüslemeye yakın olduğuna da bir delildir.