Türk siyasetine damgasını vuran siyasetçilerden hemşerimiz Cemil Çiçek, katıldığı bir programda, her bir Yozgatlının üzerlerinde hakkı olduğunu belirterek, “Yozgatlılar olmasaydı biz olmazdık. Her Yozgatlı hemşerimizin bizim üzerimizde hakkı vardır. Oranın ekmeğini yedik, suyunu içtik. Söyleyeceğimiz bir söz varsa Yozgat ile ilgili onu söylemek lazım, yapacağımız bir iş varsa Yozgat için onu yapmak lazım. Ama bir şey de yapmamak lazım. Yozgatlının başını önüne eğdirecek yanlışı yapmamak lazım” dedi.
Çiçek, siyaset ile uğraşanlarının büyük sorumlulukları olduğunu belirterek, şunları söyledi; “Ben siyaseti bu sorumluluğu vicdanımda duyarak yaptım. Hizmet devlet eli ile devlet imkanı ile yapılıyor. Biz de bu imkan ölçüsünde kendi hemşerilerimizin imkanına sunmaya çalıştık. Ama öbür söylediğimiz bizim elimizde olan bir şey. Yani Yozgatlının başını önüne eğdirmemek lazım. Hele hele günümüzde herkesin ne yaptığı ne ettiği belli. Biraz daha sorumlu davranmamız gerekiyor. Ben 1965 yılından bu tarafa siyasetle uğraşıyorum.”
Sayın Çiçek kendisinin de ifade ettiği üzere 1965 yılını baz aldığımızda siyasette bugün itibariyle 57 yılı geride bırakmış, devletin ve ülkenin nasıl, hangi koşullarda yönetildiğini, yönetilebildiğini en iyi bilen ve tanıyan bir isim olduğundan hiç şüphem yoktur.
Fakat gerek ülkemizin gerekse Yozgat’ın bugün geldiği noktaya baktığımızda hem ülke adına hem de Yozgat adına Yozgatlılar olarak, söyleyecek çok sözümüz var.
Bu bağlamda dün olduğu gibi bugün de ülkemizi yönetenlerin Yozgat’a sundukları ile Yozgatlıların karşılık olarak verdiklerini terazinin kefelerine koyarak, tartmış olsak, Yozgat insanının verdikleri tarafından daha ağır basacağından kimsenin şüphesi olmaz.
Bunu yaşayarak, gören, bilen ve tecrübelerine yol gösteren olarak başta en iyi Sayın Çiçek ve günümüz siyasetçileri bilmektedir.
Yozgat insanı bugüne kadar aldığından daha çok vererek, kendisini temsil edenlerin başını önüne eğdirmemiş, her dönem daha güçlü olmalarına omuz vermiştir. Lakin Yozgat ise, verdiklerinin karşılığı yatırım olarak belki bir şeyler almış olabilir, ama bugün halen işsizlik, istihdam gibi sorunlarda akla gelen ilk şehir olarak, göç veren iller kervanında ön sıralardan bir türlü kurtulamamıştır.
Demem o ki; istihdam alanlarının yetersiz olmasına bağlı olarak, işsizlik yüzünden Yozgat insanı doğduğu yerde doyamadığından göç etmek zorunda kalmaktadır. Bu sebeple şehir her geçen gün bitip, tükenmektedir.
Sonuç olarak onca nüfuzlu insanlarına rağmen Yozgat halen sorunların yaşandığı kent olarak akıllara gelmektedir? İnsan kendi kendine bu soruyu sormadan edemiyor, haksız mıyız?