Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Çiftçinin Yüreğine Dolu Düştü

Bu haberin fotoğrafı yok

Geçtiğimiz hafta sonu Yozgat’ın kuzeyinde adeta gökten bereket değil, felaket yağdı. Salmanlı bölgesi başta olmak üzere Dayılı, Topaç, Deremahal, Nefes ve Lök gibi üretimle yoğrulmuş köylerde etkili olan ceviz büyüklüğündeki dolu yağışı, tarım arazilerini yerle bir etti. Sadece tarlaları değil, üreticinin umutlarını da örseledi.
Bir anlık dolu, bir yıllık emeği aldı götürdü. Sadece Dayılı’nın değil, toplamda 35 köyün tarlasından yükselen sessizlik, aslında feryat kadar güçlü. Kimi buğdayını kaybetti, kimi pancarını, kimiyse filizlenmiş sebze fidelerini. Toprak, yeniden canlanmayı beklerken, üretici şimdi kara kara düşünüyor: “Bu zararı nasıl telafi ederim?”
İşte tam da burada, sahada olanlar umutları yeşertiyor. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi ve Akdağmadeni Ziraat Odası Başkanı Eyüp Elmalı’nın açıklamaları dikkat çekici. Elmalı, bölge köylerinde üreticilerle birebir görüştüklerini, tarlalarda detaylı incelemelerde bulunduklarını ifade ederken, hazırlanan kapsamlı hasar tespit raporunun Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Sayın Şemsi Bayraktar’a sunulacağını belirtti. Bu adım, yalnızca bir formalite değil, üreticinin sesi olma çabasıdır.
Öte yandan Valilik, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ile Ziraat Odası yönetim kurulu üyeleri de bu süreci yakından takip ediyor. Bu tür koordineli çalışmaların en önemli tarafı, sahadaki gerçekliğin doğru şekilde merkeze taşınmasıdır. Yani masadaki çözüm, ancak tarladaki gerçek anlaşılırsa etkili olur.
Ancak şunun altını çizmeliyiz: Tarım, sadece doğayla değil, zamanla ve politikayla da yarışır. Bu yarışta çiftçi tek başına kalırsa kaybeder. Afetlerin sıklığı ve şiddeti artıyor. Artık sadece hasar tespiti değil, önleyici tedbirler, sigorta bilinci, acil destek fonları ve alternatif ürün politikaları da konuşulmalı.
Bir köylünün söylediği şu söz, her şeyi özetliyor:
“İki saat yağmur, bir yılın ekmeğini götürdü.”
Bu cümleyi sadece not etmek değil, devlet politikalarına yön verecek şekilde dikkate almak zorundayız. Çünkü bu ses, yalnızca Yozgat’tan değil, Türkiye’nin dört bir yanındaki tarlalardan yükseliyor.
Şimdi birlik olma, yaraları sarma zamanı. Üreticinin yalnız olmadığını göstermek, sadece devletin değil, hepimizin borcudur. Çünkü unutmayalım: Tarlası zarar gören bir köylünün susması, sofralarımızda eksilecek lokma demektir.

Reklamı Geç