Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Çocukların Sıkılmasına İzin Verin, Orada Hayal Başlıyor

Bu haberin fotoğrafı yok

“Canım sıkıldı.”
Bu cümleyi duyduğumuzda içimizde bir huzursuzluk beliriyor. Hemen çözüm üretmek istiyoruz. Kitap veriyoruz, etkinlik öneriyoruz, dışarı çıkaralım diyoruz. Bazen ekranla, bazen oyuncakla, bazen de planlanmış başka bir meşguliyetle o sıkıntıyı örtmeye çalışıyoruz.
Oysa çocuk için can sıkıntısı, tıpkı sessizlik gibi kıymetli bir başlangıç olabilir.
Sıkılmak, dışarıdan bakınca boş ve anlamsız görünebilir. Ama aslında bu, çocukların iç dünyasının canlanmaya başladığı, yaratıcılığın ilk kıvılcımlarının yandığı özel bir andır. Canı sıkılan çocuk kendini keşfeder, hayal kurar, oyunlar icat eder. İşte tam da bu yüzden, sıkılmanın çocuk gelişimi için önemi yadsınamaz.
Günümüz çocuklarının hayatı, sabah kalktıkları andan geceye kadar bir etkinlikten diğerine koşuşturmayla dolu. Kurslar, ödevler, planlı sosyal aktiviteler… Her şey iyi niyetle hazırlanmış ama bu tempoda çocukların kendi başlarına kalabilecekleri zamanlar yok denecek kadar az. Oysa çocuklar, kendi kararlarını verdikleri, yönlendirilmedikleri anlara da çok ihtiyaç duyarlar. Çünkü bu zamanlar, onların düşünmelerine, üretmelerine, kendileriyle tanışmalarına olanak sağlar.
Psikolojide can sıkıntısı, bir tür “uyarı sistemi” olarak kabul edilir. Zihin, “Şu an seni meşgul eden bir şey yok, hadi yeni bir şey bul!” der. Bu uyarı sayesinde çocuklar çevrelerini keşfeder, yaratıcı çözümler bulur ve kendi oyunlarını kurarlar. İçsel motivasyonun tohumları işte böyle atılır.
Sıkılmak aynı zamanda duygusal dayanıklılığı güçlendiren bir süreçtir. Çocuklar bu boşlukta yalnızca hayal kurmakla kalmaz, sabretmeyi, kendi kendini sakinleştirmeyi ve odaklanmayı öğrenir. Her an uyarana maruz kalmayan çocuk, iç sesini duymaya başlar ve bu da onun ruhsal direncini artırır.
Elbette çocukları tamamen serbest bırakmak demek değil bu. Ama her dakikayı doldurmaya çalışmak da onları yorar. Dengede kalmak önemli: Planlı aktivitelerin yanı sıra, özgür bırakılan serbest zamanlar da şart. Çünkü bazen en büyük büyüme, “Anne, ben çok sıkıldım” dedikleri o anlarda başlar.
Evde bu dengeyi kurmak için, çocuğunuzun gününde gerçekten müdahale edilmeden geçecek “serbest zamanlar” yaratmaya çalışın. Sıkıldığı anda hemen devreye girip çözüm önermek yerine, “Ne yapmak istiyorsun?” diye sorabilirsiniz. Basit malzemelerle – mesela karton kutular, boyalar, eski kumaşlar – ortam hazırlayın ve ortaya ne çıkacağını merakla bekleyin. Ayrıca, ekran süresini dengelemek, çocuğun iç dünyasıyla buluşmasını kolaylaştırır. Sıkılmanın hayatın bir parçası olduğunu çocuğunuza hissettirin; bunu kabul etmek onun için büyük bir rahatlama olacaktır.
Kendi hayatınızda da ara sıra hiçbir plan yapmadan oturmayı deneyin. Pencereye bakın, düşünün. Bu küçük örnek, çocuğunuzun gözünde sıkılmanın bir sorun değil, bir tercih olduğunu gösterir.
Bu hafta, izin verelim çocuklar biraz canı sıkılsın. Kim bilir, belki o sıkıntının içinden hiç beklemediğimiz güzellikler, yaratıcılığın tohumları çıkar.

Reklamı Geç