Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji, Hematoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı, Türkiye Bilimler Akademisi ve Avrupa Bilimler Akademisi asil üyesi İYİ Parti AR-GE Başkanı Prof. Dr. Taner Demirer, aşılamada Türkiye’nin istenilen düzeyde olmadığını söyledi.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji, Hematoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı, Türkiye Bilimler Akademisi ve Avrupa Bilimler Akademisi asil üyesi İYİ Parti AR-GE Başkanı Prof. Dr. Taner Demirer, pandemi dönemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. iktidarın önemli sağlık kuruluşlarını kapatmasının yanlışlığına değinen, aşılamada geç kalındığına dikkat çeken Demirer, ”Aşılama programı oldukça yavaş gidiyor. Bir de mutasyona uğramış virüsler olduğuna göre, onlar tabi Hindistan’da 1,5 milyona yakın insan öldü. Böyle mutantlı bir virüs buraya geldiği zaman bizim ülkemizdeki tahribat daha yüksek olur, o nedenle biran önce aşılanmanın yapılması hatta tereddüt gösteren vatandaşlarımızın da aşılarının yapılmasının ben önemli olduğunu aşı karşıtlığının yanlış olduğunu düşünüyorum” dedi.
Prof. Dr. Taner Demirer, ziyaret için geldiği Yozgat’ta pandemi döneminde izlenen politikalar ve aşılama çalışmalarının geldiği noktaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Aşılamanın ağır gittiğine dikkat çeken Demirer, maske, mesafe ve temizlik kurallarına ayrıca riayet etmenin önemine değindi.
Sağlık Bakanlığı’nın aşı siparişlerinde geç kaldığını belirten Demirer, ‘’Geçen yıl itibariyle aşı yokken bütün dünyada ülkeler tedbirler aldı. Ama bizim Sağlık Bakanlığımızın en büyük hatası aşılar ile ilgili siparişlerde geç kaldı. Sadece yumurtaları tek bir sepete koydu içine daldırdı. Çin 2 milyar nüfusa sahip bir ülke, Çin kendi nüfusunu aşılamaya başlayınca bize aşı gelmedi. Şuan itibariyle bizim ülkemizde insanların en az yüzde 60-65’inin aşılanmış olması gerekiyor. Hala biz yüzde 22’lerdeyiz. Dolayısıyla Türkiye aşılamada geri kaldı. Dünyada şuanda 13-14’üncü sıralardayız. Biran önce insanlarımızın günde 1 milyona aşı yaparak hiç olmazsa temmuzun ortasına kadar yüzde 65’i aşılamak lazım. Ben hep diyorum 100 milyon buradan gelecek, 50 milyon şuradan gelecek, 80 milyon Almanya’dan gelecek vesaire, bu gün 1 milyon insanımız dediğini ben duymadım. Aşılama programı oldukça yavaş gidiyor. Bir de mutasyona uğramış virüsler olduğuna göre, onlar tabi Hindistan’da 1,5 milyona yakın insan öldü. Böyle mutantlı bir virüs buraya geldiği zaman bizim ülkemizdeki tahribat daha yüksek olur.
O nedenle biran önce aşılanmanın yapılması hatta tereddüt gösteren vatandaşlarımızın da aşılarının yapılmasının ben önemli olduğunu aşı karşıtlığının yanlış olduğunu, bu aşıların önemli bir yan etkisi yok. Dolayısıyla herkesin aşılarını yaptırması lazım. Hatta bir çok ülkede Amerika’da bu gün yüzde 70’lerde, İngiltere yüzde 70, İsrail tamamını aşıladı. Bazı ülkeler yüzde 70’leri buldu, biz geriden gidiyoruz. O nedenle biran önce aşılamak lazım. Bahsettiğim ülkeler artık çocuklara döndü, 12-18 yaş arasına aşı yapıyorlar. Buradaki en büyük sıkıntı sipariş sisteminde geç kalınmış olması, yumurtaların tek sepete konmuş olması, farklı aşılardan da sipariş edip zamanında alınıp vatandaşlarımıza yapılması gerekiyor. Eğer bu programda gecikme olursa günde 1 milyon insan aşılanmazsa bir müddet sonda tekrar yeni bir dalgayla karşılaşabiliriz. Bu da Türkiye’ye çok büyük zarar verir. Türkiye ekonomik sıkıntılar içerisinde 2019 yılında turizm gelirimiz 35 milyar dolar yıllık. Pademi ile birlikte bu 12 milyar dolara düştü. Şimdi aşılama yapamazsanız ve yeni bir dalga gelirde Türkiye tekrar kırmızı listeye girerse o zaman turizm gelirlerimiz 5 milyar doların altına düştüğü an Türkiye son baharda ciddi bir ekonomik krize girer.
Bence tek çare aşıların yapılması ve vatandaşlarımızın maskelerini takması. Maskenin ihmal edilmemesi gerekiyor. Ankara’da İstanbul’da restoranlara bakıyorsunuz yüzde 50 kuralına uyulmuyor. Yani bu kurala uymak lazım ve mümkün oldukça da çok fazla riskli bölgelere gitmemek gerekiyor. Aşılama eğer yapılır yüzde 70’leri bulursa Türkiye’nin son baharda önü açılır. İnşallah yerli aşılar etkili olur da kendi aşımızı kullanmaya başlayabiliriz. AKP iktidarının en büyük hatası 2011 yılında kanun hükmünde kararname ile 1928 yılında Ulu Önder Atatürk’ün kurduğu Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsünü kapatmış olması. Çok büyük bir hata. Şuanda refik saydam açık olsaydı, biz aşımızı daha çabuk yapardık. Bu Enstitü kolera salgınında 1933’lerde Çin’e bedava kolera aşısı gönderiyordu. Çin’de o zamanlar aşı teknolojileri yoktu. O zan çok büyük bir başarı. Şimdi Çin’den aşı bekliyoruz. Çin’den şu kadar aşı gelirse başarılı sayılıyoruz, nereden nereye. Bu çok büyük bir hataydı. Özellikle bizim sağlık politikalarımızda en büyük hedefimiz İYİ Parti İktidara Geldiğinde bu Enstitüyü yeniden açacak. Gülhane Askeri Tıp Akademisi’ni de tekrar açacağız. Son derece önemli asgari akademiler bir anlamda kozmik akademilerdir. Bir ülke nükleer savaşta ne yapacağını, nükleer savaş atıklarını nereye göndereceğini, savaşta yaralılar nasıl transfer edilecek, sonra savaş teknolojileri, harp cerrahisinde bu kadar önemli bir hastanenin kapatılması çok büyük bir yanlışlık. Zamanında oradan siyasi nedenlerle atılmış insanların intikamı için orası kapatıldı. Askeri Tıp Akademisi bu ülkenin olmazsa olmazıdır. İYİ Parti iktidarında mutlaka kadrosuyla, alet edavatıyla, teçhizatıyla, personeliyle güçlendirilerek Gülhane Tıp Akademisi yeniden açılacak. 2011 yılında Avrupa’da Kore’nin Seul Askeri Tıp Akademisi geldi bize konferans verdi. Eğer bir nükleer saldırı olursa acaba ne gibi tedbirler alınmalı, kaza zedeler hangi taraftar uzaklaştırılmalı gibi. Bunlar ülkenin kozmik sırları dolayısıyla Gülhane Tıp Akademisinin yeniden açılması gerekiyor.
Çin bunu Bio terörizm için hazırlıyordu. Diğer saldırılarda aracı hayvan bulunduruluyordu. Ama bu salgında aracı hayvan bulunamadı. Bu da neyi gösteriyor Wuhan’daki laboratuvardan bu virüs sızdırıldı. Ya kazara, yada orada çalışanlardan birisi hasta oldu, çünkü o kişinin ismi falan sonradan kaydedildi. O kişinin hasta olması hızla virüsü her tarafa yaydı. Çarşı pazardan değil laboratuvardan sızdı dolayısıyla Bio terörizm çok büyük bir tehdit. Bu tür pandemiler ile de ileride karşılaşabiliriz. O nedenle Türkiye’nin Bio terörizme karşı da hazırlıklı olması gerekiyor.”
(Haber Merkezi)