Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Fazla Akıllıyız, Ama Hazır Mıyız?

Bu haberin fotoğrafı yok

Bir toplumun ilerlemesi, sahip olduğu insan kaynağının etkin ve bilinçli bir şekilde değerlendirilmesine bağlıdır. Tarih boyunca bilim, sanat ve teknolojiye damgasını vuran isimler, yalnızca bireysel çabalarıyla değil, içinde bulundukları toplumun desteğiyle de büyümüştür. Ancak, üstün zekâlı bireylerin yeteneklerinin fark edilmesi ve geliştirilmesi, sistemli ve bilinçli politikalar olmadan mümkün değildir. Bu nedenle, üstün yeteneklilerin desteklenmesi, bireysel kazançtan öte toplumsal bir gerekliliktir.

Dünyada farklı ülkeler, üstün zekâlı bireylerin eğitimi ve gelişimi konusunda çeşitli politikalar üretmektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde ‘‘Gifted and Talented Education’’ (GATE) programları, Almanya’da ‘‘Hochbegabung’’ projeleri, Güney Kore ve Singapur’da devlet destekli yetenek merkezleri bu alanda öne çıkan uygulamalar arasındadır. Bu ülkeler, üstün zekâlı bireyleri erken yaşta tespit ederek, onların potansiyellerini en iyi şekilde kullanabilecekleri alanlara yönlendirmektedir.

Türkiye’de üstün zekâlı bireylerin eğitimi konusunda atılan adımlar, son yıllarda belirli bir ivme kazanmış olsa da hâlâ daha kapsamlı ve sürdürülebilir stratejilere ihtiyaç duyulmaktadır. Bilim ve Sanat Merkezleri (BİLSEM), üstün yetenekli öğrencileri tespit etmek ve desteklemek amacıyla oluşturulmuş önemli bir yapıdır. İlkokul çağındaki öğrencilerin yetenek alanlarına göre yönlendirildiği bu merkezler, bireysel eğitim planları ile öğrencilerin potansiyellerini geliştirmeyi hedefler. Ancak bu sistemin kapasite ve erişilebilirlik açısından sınırlı olduğu bilinmektedir. Her yıl binlerce öğrenci BİLSEM sınavlarına girerken, yalnızca belirli bir kısmı bu kurumlardan faydalanabilmektedir.

Bunun yanı sıra, TÜBİTAK tarafından yürütülen proje ve burs programları, üstün yetenekli öğrencilerin bilimsel çalışmalar yapmalarına ve araştırma projelerine katılmalarına olanak tanımaktadır. Ancak, bu tür desteklerin sürekliliği, daha geniş kitlelere ulaşması ve özellikle sosyo-ekonomik olarak dezavantajlı bölgelerdeki üstün yetenekli öğrencileri de kapsaması gerektiği unutulmamalıdır.

Ayrıca, üniversiteler bünyesinde açılan üstün zekâlılara yönelik özel programlar da gelişim göstermektedir. İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa bünyesindeki Üstün Zekâlılar Eğitimi Anabilim Dalı, bu alanda akademik bilgi üretimi ve öğretmen yetiştirme konusunda önemli roller üstlenmektedir. Bunun yanı sıra, bazı özel eğitim kurumları ve vakıflar tarafından üstün yetenekli öğrencilere yönelik burslar ve yaz okulları düzenlenmektedir.

Üstün zekâlı bireylerin yeteneklerinin gerçek anlamda değere dönüşebilmesi için eğitim sisteminin üniversite ve iş dünyasıyla entegre bir yapıda ilerlemesi gerekmektedir. Birçok ülkede STEM (Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik) programları, üniversite-sanayi iş birlikleri ve hükümet destekli yenilik merkezleri bu konuda önemli işlevler görmektedir. Bu bireylerin gerçek potansiyellerini ortaya koyabilmeleri için, esnek ve proje bazlı eğitim modellerinin yaygınlaştırılması büyük önem taşımaktadır. Erken yaşta mesleki rehberlik hizmetleri sunulması, üniversitelerin bu bireylere özel programlar geliştirmesi ve yaratıcılığı öne çıkaran atölyeler, geleceğe yön verecek bireylerin yetişmesine katkı sağlayacaktır. Toplumda üstün yetenekli bireylerin fark edilmesini sağlayacak eğitim seminerleri, bilgilendirici kampanyalar ve akademik projeler bu konuda etkili olabilir. Aynı zamanda, ebeveynlerin ve öğretmenlerin bu bireylerin psikolojik ve sosyal gereksinimleri konusunda bilinçlendirilmesi, daha kapsamlı bir destek mekanizmasının oluşturulmasına yardımcı olacaktır.

Üstün zekâlı bireyler, geleceğin bilim insanları, sanatçıları, liderleri ve yenilikçileridir. Ancak, bu potansiyelin ortaya çıkabilmesi için doğru eğitim politikalarının, üniversite-iş dünyası ortaklıklarının ve toplum bilincinin geliştirilmesi gerekmektedir. Türkiye’de mevcut politikalar önemli bir başlangıç olsa da, ulusal bir strateji geliştirilmesi, üstün yetenekli bireylere yönelik özel müfredatların yaygınlaştırılması ve bu bireylerin eğitim süreçlerinin sürekli desteklenmesi şarttır. Zekâya yapılan her yatırım, sadece bireysel değil, toplumsal kalkınma için de bir anahtardır. Bu bilinçle hareket ettiğimizde, gelecekte daha yenilikçi, daha üretken ve daha farkındalığı yüksek bir toplum inşa etmek mümkün olacaktır.

 

Reklamı Geç