Başlıkta sorduğum sorunun muhatabı aslında vatandaşın kendisidir. Cevap aslında belli ama yine de yol göstermesi bakımından birkaç ayrıntı paylaşmak isterim.
Vatandaş, aile içinde geçim sıkıntısını hafifletmek bakımından zaruri ihtiyaçlarını gidermek, yaşam şartlarını iyileştirmek, doyasıya bir ramazan ve bayram yaşamak için ramazan ve bayram sürecinde elinde, avucunda ne varsa hepsini tüketti.
Devam eden hayat pahalılığı karşısında satın alma gücü gerileyen geniş toplum kesimi Temmuz zammını dört gözle beklemeye koyuldu.
Ocak’ta, refah payı ile birlikte aylık ve maaşlara yapılan yüzde 30 oranındaki zam dört ayda eridi. Kış aylarında olduğu gibi bugünde sera ürünlerinin pazarda boy göstermeye başlamasına karşın sebze ve meyve fiyatında belirgin düşüş gerçekleşmedi. Yani hala fiyatlar cep yakmaya devam ediyor.
Marketlerin de pazardan farkı kalmadı dersem yanlış bir tespit olmaz. Temel ürünlere neredeyse her gün gelen zam vatandaşı şaşırtmaz oldu.Yozgat’ta bugün kıymanın kilosu 250 ila 300 liraya satılmaktadır.
Söze başlarken ifade ettiğim üzere emekliye verilen 2 bin liralık bayram ikramiyesi temel harcamaları karşılamaktan uzak kaldı. İkramiye yüzde 80 oranında artırıldı, ancak hayat pahalılığı karşısında geçmiş yıllardaki satın alma gücüne ulaşamadı.
Hal böyle olunca milyonlarca memur, işçi, emekli, dul ve yetim biraz daha gelirinin artması ve pahalılığı dengelemek için Temmuz zammını dört gözle beklemeye başladı.
Maaşlara yapılacak zamlar temel ve tüketim maddelerine gelecek zamların aynı zamanda bir habercisi olarak görüldü.
Vatandaşın yaşadığı ve yaşamaya devam ettiği bir başka sorun ise, konut ve işyerleri kiralarıdır. Asgari ücretin 8 bin 500 lira olduğu bir dönemde ev kiralarının 5- 8 bin liraya ulaşmış olması ekonomik yönden sorunları katmerleştirmiştir.
Sonuç olarak 8 bin 500 lira maaş alan bir vatandaş, bu parayla evini mi geçindirecek, ev kirası mı ödeyecek, elektrik, su, doğalgaza mı yetişecek!
Ülke olarak bu şartlar altında 3 hafta sonra yapılacak seçimlerde ortaya nasıl bir netice çıkacak!
Tarihe baktığımızda ekonomik krizlerin gölgesinde yapılan her seçim mutlaka değişimleri beraberinde getirmiştir. Bu örnekten yola çıktığımızda sonuç üç aşağı beş yukarı bellidir.
Ancak yine de son sözü yukarı da sıraladığım sorunları yaşayan vatandaş söyleyecektir.