Başlıktaki duyguyu farketmişsinizdir.
Ak Parti iktidarındaki 21 yılı ve bu süreçte ülkedeki gelişmeleri, gerek ticareten gerekse ailevi olarak yaşadıklarımızı değerlendirdiğimde tercihim başka türlü olabilecektir.
Ancak olaya duygusal bakmamı gerektirecek ve duygularımın kontrolü ele alarak oy verme kararımı etkileyebilecek gerekçelerim de mevcuttur.
Yozgatlı siyasetçiler ve vekiler içerisinde her aradığımda ulaştığım, her derdimde benimle yakından ilgilenen ve çözümüne dair gayret sarfeden Sayın Abdülkadir Akgül, ailevi olarak yaşadığımız sıkıntıda da diğer siyasetçi ve Ak Partililerin tersine daima yanımızda olmuş, desteğini esirgememiş ve elinden geldiğince bizim huzurumuz ve itibarımız için gayret sarfetmiştir.
Bizim de dostlarımızdan ve siyasetçimizden beklediğimiz de tam olarak budur. İhtiyacın olduğunda yanında olması, sonucu değiştiremese dahi elinden gelen gayreti göstermesidir.
Vefadır beklediğimiz.
Abdulkadir Akgül’ün vekilliği, Ak Parti ve icraatları pek çok açıdan değerlendirilebilir. Bu değerlendirmeler ışığında ortaya çıkacak tabloya göre oy verilir veya verilmez. Bu tamamen ayrı bir konudur.
Bu açıdan bakınca da benim oy vermemem için de çokça gerekçem vardır. Bunlardan en birincisi de ailemin itibarıyla oynanan süreçtir.
“Eşeğini dövemeyenin gücü kürtününe yetermiş” misali, asıl sorumluları sırf kendi partilerindendi diye müfettişler marifetiyle “aklayan” zihniyet, “akladığı” kişilerin olası rakip olma durumlarına karşı algı oluşturmak için kurban seçerken, herkesin sessizliğe ve bananeciliğe sığındığı noktada, dostluğun gereğini yapan kişiye nasıl kızarsınız, dostluğun gereğini yapmış olandan gücünün yetmediklerinin hesabını nasıl sorarsınız ki!
İşte benim de, bana ilk tanıştığımız günden bu tarafa sadece dostluk yapmış olan Abdulkadir Akgül’e gönlüm bu sebepten kaymaktadır.
Girişte demiştim, duygularımla bakıyorum Akgül’e diye. Evet, duygularım ve son 3 yıldır yaşadığım yalnızlık, son 3 yıldır ailecek yaşadığımız “itibarsızlaştırma” ve acemi siyasetçilerin hiçte adil ve hakkaniyetli olmayan oyun masalarının kurbanı olma hali beni Akgül’e itiyor.
Eminim sizlerin de, duygularınızla baktığınız, duygularınızla hareket ettiğiniz anlarınız olmuştur. Duygularınızla çok önemli kararlar da vermişsinizdir.
Müsaade edin ben de bir seferlik duygularımla karar vereyim. Hemen itiraz etmeyin. Hemen “ama”lı cümleler kurmayın. Yalnızlığımı anlamadınız, organize şekilde üzerimize saldırırlarken sesinizi çıkarmadınız, destek vermediniz, bari bu sefer adam yokluğunda “ben varım” diyerek dostluğunu benden esirgememiş kişiye karşı vefa borcumu ödememi çok görmeyiniz.