“Daha dün gibi…

Döndü, dolaştı…

Mübarek…

Ne de çabuk geldi.

11 ayın sultanı”

Zaman su misali hız kesmeden akıp gidiyor.

Huzur ve sağlık için millet olarak mübarek günlere şükür kavuştuk.

Dünya üzerinde kan ve gözyaşı halen akmaya devam ediyor.

Türk düşmanı olan ülkeler Müslüman gözyaşını akıtmaktan keyif alıyor.

Dilerim ve arzu ederim ki, ibadetlerimiz, yaptığımız ve yapacağımız dualar bu zulümlerin durmasına vesile olur.

Dolayısıyla ilk teravih namazını dün eda ettik.

Bugün orucun ’biri.

Birkaç gün sonra 10’nu olacak.

Sonra 20’si olacak.

Daha sonra arife ve bayram kutlamaları başlayacak.

Rabbim tuttuğumuz, tutmaya devam edeceğimiz oruçlarımızı dilerim kabul eder.

Hayırlı Ramazanlar.

Yardımlaşmanın.

Paylaşmanın.

Acı, tatlı güzel olan her şeyi birlikte yaşamanın.

Getirdiği hayır ve bereket ile doruğa ulaşan manevi atmosfer.

Gönüllerin gönüllüsü.

Güzellerin güzeli.

11 ayın Sultanı bir kez daha hoş geldin.

Ramazan ayı ile ilgili daha çok yazı kaleme alacağız, şimdilik konuyu daha önce okuduğum bir yazı ile bağlayayım.

İbadetin ne kadar önemli olduğunu anlatan üstad Hayrettin Karaman hoca bir yazısını şu satırlarla tamamlamış:

-İçinde yaşadığımız hareketli, gürültülü, maddî âlemi kadar manevî ve ahlâkî âlemi de kirlenmiş dünyada ferdin, tek başına, yalnızca ferdi irâde ve imanından güç alarak kulluk çizgisinden sapmaması veya kulluk vazifelerini aksatmaması âdeta imkânsız hale gelmiştir. Bu konuda fertlerin diğerleriyle bir araya gelerek, birliktelikler, küçük cemâatler (dostluk, dayanışma, hayatı paylaşma gurupları) oluşturarak yardımlaşmaları gerekiyor.

Hz. Peygamber’in (s.a.v.) cemâat üzerinde o kadar ısrar etmesini yalnızca “yirmi yedi kat sevap almaya yönelik bir tavsiye” olarak algılamak yanlıştır; o tavsiyenin sebebi, aynı zamanda sosyal olan dîni yaşayabilmek için cemâatleşmenin zorunlu olmasıdır.

Bu ayın başı rahmet, ortası mağfiret, sonunda ise, Cehennemden azat olmak fırsatı var.

Dolayısıyla Ramazan ayı boyunca her yerde farklı bir esinti olacak. Günler gündüz farklı geçecek, geceler farklı.

Ramazan münasebetiyle hemen her yerde iftar sofraları kurulacak, sofraların üzerine gökten bereket yağacak, herkesin biri bin olacak.

Hülasa Yozgatlı hemşerilerimizin ramazan-ı şeriflerini bir kez daha kutluyor, kim bilir, garantimiz olmadığı için belki de bu oruç son oruç, bu namaz son namaz düşüncesinden hareketle ramazan aynı imkanlar nispetinde doya doya yaşamayı temenni ediyor, yazımı tamamlarken gelin birlikte Rabb’imize şöyle bir duayla yalvaralım: “Yıllar var ki affedilmeyen bir sürü günahlar işledik; Seni tanımama, kendimizi bilememe, dine vefasızlık, millet ruhuna da saygısızlıkta bulunma günahı. Hatalarımızı sezemedik, günahlarımızı göremedik ve durumumuzun vahametini değerlendirerek bir türlü Sana yönelemedik. Huzuruna gelip iç çekişlerimize, gözyaşlarımıza, renk atmış benzimize merhamet buyur ve bize iman ve mârifetteki neşeyi son bir kez daha duyur. Bize yakınlığını duyur ve benliğimizde Sana karşı yaklaşma heyecanları uyar.”