Bir süredir Yozgat’ı yeniden gözden geçiriyorum. İlde yaşam kalitesini, ekonomik girdiyi, istihdamı artıracak, sanayi alt yapısı ile beraber yan sanayi ve yeni iş kolları oluşturacak, turizm hareketliliği ile hizmet sektöründe çeşitliliği ve kaliteyi yükseltecek potansiyelleri yeniden değerlendiriyorum.
Bu köşeden ve gazete manşetinden de duyurduğumuz bazı önerileri de bu değerlendirmeye dahil ederek; “Ne yapabiliriz?”i sorgulamaya devam ediyorum.
Bu süreçte, Yozgat genel bakışından arınmak, buradaki sosyolojinin düşünce tarzından etkilenmemek için de bu çalışmaları, kendimi adeta inzivaya çekmiş olarak, evden yürütüyorum.
Sadece son bir buçuk ayda bu yeniden değerlendirme sonucunda proje, yol, yöntem geliştirmek ve bunu şehrin yetkililerine önermenin ötesinde yapabileceklerim olduğunu gördüm.
Bunu görmem de bana yeni bir yol açtı. Durum analizinin verdiği fayda da bu olsa gerek…
Bu yoldan yürüdüğümde, ülkemizde yatırım yapmak için potansiyel kaynak arayan çok sayıda yerli müteşebbise ek olarak pek çok ülkeden de yabancı yatırımcının ülkemize yatırım yapmak için Ankara’da bürokrasi ve danışmanlık firmalarının kapılarını aşındırdığını gözlemledim.
İşte burası harekete geçmek için ihtiyaç duyulan motor güç için yeterliydi.
Vardılar, orada Ankara’daydılar. Sermayeleri vardı ve yatırım yapmak için arayıştaydılar.
Bize, rahatımızı bozup, ayağımıza yatırımcı gelmesini beklemek yerine onlara ulaşmak ve Yozgat’ı her yönüyle anlatmak kaldı sadece.
Ulaştık, anlattık. Veriler paylaştık, rakamlar verdik. Fizibilite raporları hazırladık, sunduk. Yozgat’ın genel ve her bir ilçenin kendine has kaynaklarını; bu kaynakların değerlendirilmesine dair alternatifli, bir biri ile bağlantılı proje önerilerimizi ilettik. Birlikte geliştirdik, ete kemiğe büründürdük. Ve orta vadede 4 alanda yatırımcıların dikkatini Yozgat’a çektik.
Bir alanda çalışmamız nihayete ermek üzere, yakın zamanda kısmetse sizlerle bu yatırımı paylaşacağım buradan. Diğer 3 konuda projelendirme çalışmalarımız devam ediyor. Bu yatırımcı grubuna ilaveten, yine yabancı yatırımcı bir grup ve yabancı yatırımcıların Türkiye’de diyalogda olduğu birkaç danışmanlık firması ile de temaslarımız sürmektedir. Onlarla da ana hatlarını konuştuğumuz Yozgat’ın yatırım yapılabilir alanlarını detaylandırmak üzere çalışmalarımız devam etmektedir.
Buradan çıkaracağımız ders şu olmalıdır; pazarlamada bir tabir vardır “dünyanın en kaliteli ürününü dahi üretseniz, bundan kimsenin haberi yoksa bir anlamı yoktur”. Yozgat, potansiyeli itibariyle yatırımcılar için cazip bir il olabilir. Yatırımlar gerçekleştikçe bu ilde daha müreffeh, huzurlu ve rahat yaşamak da mümkün olabilir ancak potansiyelinizden kimsenin haberi yoksa, kendinizi doğru anlatmıyorsanız, anlatmak için rahatınızı bozmuyor, her şeyin sahibi “veren el” olmak gibi bir algıyla hareket edip ayağınıza gelmelerini ve “lütfeden” olmanın hazzını yaşamak istiyorsanız; daha çok beklersiniz.
Zira, memleketin tek termal kaynağı sizde değildir.
Tarım ve hayvancılık yapılabilecek tek şehri siz değilsinizdir. Öyle olsaydı Sütaş, Yozgat’ı bırakıp Bingöl’e gitmezdi.
Çamlık ve ormanlar bir tek sizde yok.
Teşvik yasasından istifade eden tek il de değilsiniz.