Ramazan ayını ve Bayramı belki de ilk defa memleketinden uzakta geçiren bir dostumla telefonda hem bayramlaştım hem de düne, bugüne ve yarınlarımıza dair sohbet ettim.
Arkadaşımdan müsaade isteyerek, yaptığımız o sohbeti aklımda kaldığı kadar sizlerle de paylaşmak istedim:
“Önceki gün İstanbul’daydım…
Üç yere taksiyle gittim…
Toplamda 420 lira ödedim…
Oysa İstanbul uçak biletine 600 lira ödediğim yerde şehir içinde en kısa mesafeye 75 lira vermek, zoruma gitti doğrusu…
“Dolmuşla gitseydin” diyenler olabilir…
Ancak, yabancıysanız ve gideceğiniz adresi bilmiyorsanız durum farklı…
“Yozgat’ın gözünü seveyim” dedim…
Dolmuşlar vızır vızır çalışıyor…
Erinmeyenler için en yakın mesafeye yürüyerek gitmek pekala mümkün!..
Biz yakındık da taksi şoförleri mutlu mu sanki?..
Onlardan biri “Allah’tan taksimetreler var, yoksa vatandaşla kavga etmek zorunda kalacaktık” demişti…
Sadece bu mu?..
Kardeşime kiraları sordum…
Rakamlar uçmuştu…
Gecekondularda bile aylık kira 2 bin lira…
Semtine göre 5 bin liraya da var, 15 bin liraya da…
Bu fiyatlar lüks semtlerde 50 bin liradan başlıyor…
Bu arada, Sabiha Gökçen Havaalanı güzergâhındaki Viaport’a gittim…
Hayatımda ilk defa bir ceket üzerinde 17 bin lira yazan etiketi orada gördüm…
Kışlık ceketin fiyatı, yüzde 50’den yine yüzde 50’ye düşerek, 4 bin liraya kadar inmişti…
Mevsimlik ceket, pantolon ve gömleklerin fiyatlarını görünce, kendimi rüyada sandım…
Bir ayakkabı bağı aldım fiyatı 20 lira liraydı…
Yozgat’ta ayakkabıcılarda en çok 5-10 liraya satılan bir ayakkabı bağıydı bu…
Akşam vakti havaalanındaydım, bir küçük su aldım…
Yozgat’ta en kral yerde 3 lira olan su, burada 12 liraydı…
Hayatın pahalı olduğunu biliyorum elbette…
Sonuçta alışveriş yapıyorum ve bu köşede de sıkıntıları defalarca yazdım, yazıyorum!..
Ancak büyük şehirlerde durum öyle böyle değil!..
Bu gidiş, büyük şehirlerden küçük kentlere göçü kaçınılmaz kılacak!..
Yoksa, özellikle de İstanbul’da yaşamak her bakımdan gerçekten çok zor!..
Diyeceksiniz ki, diğer şehirlerde pahalılık farklı mı?..
Değil elbette ama İstanbul; hem maddi hem de manevi anlamda öğütüyor insanı…
“Allah zorlukları kolay eylesin” diyor; ülkenin içinde bulunduğu sıkıntılar ve vatandaşın yaşadığı dertlerin sona ermesi dileğiyle, bayramınızı tebrik ediyorum kardeşim” dedi.
Telefonu kapatmadan önce arkadaşımın son cümlesi “memleketimizin kıymetini bilelim” oldu. Arkadaşım haklı, Yozgat’ın kıymetini bilmemiz lazım. Özellikle ulaşım konusunda vatandaşın büyük avantajları vardır, insanlar gitmek istedikleri birçok yere yürümekle kolayca ulaşabiliyor. Ancak hayat pahalılığı ülkemizin her yerinde aynı, değişen pek fazla bir şey olduğunu sanmıyorum.
Sonuç olarak dar gelirli, asgari ücretle çalışanlar ve emeklilerin Yozgat gibi küçük illerde ayakta kalma şansı büyük şehirlerde yaşayan, aynı durumda gelirlere sahip olan vatandaşa göre fazla olabilir ama Yozgat da kendi çapında illerle kıyaslandığında yaşam şartlarının ağırlaştığı bir il konumuna düşmektedir.
bu duruma insanlar daha ne kadar dayanacak bilemiyorum.