Milli okçu Mete Gazoz genç yaşta elde ettiği başarıları ile uluslararası spor camiasında adından uzunca yıllar söz ettirecek bir potansiyele sahip.
Mete Gazoz’un olimpiyat şampiyonu olmasıyla birlikte, hayat hikayesi, çocuk yaşlardan itibaren aldığı eğitimler kamuoyunca yakından bilinir ve takip edilir oldu.
Hiç şüphesiz ki, hedef odaklı ve disiplinli çalışması ile Mete Gazoz spor yapan ve yapmak isteyen tüm gençlerimiz için iyi bir rol model oluşturdu. Bu tarihten sonra başarıyı yakalamak isteyen her sporcu Mete Gazoz’un hedef odaklı bir plan içerisinde adım adım başarıya götüren disiplinli çalışma programını kendisine modellediğinde başarı kaçınılmaz olacaktır.
Fakat bu konuda da herkesten farklı düşündüğüm iki husus mevcuttur.
Ben asıl başarının sporcunun antrenörü ve babası olan Metin Gazoz’a ait olduğu kanısındayım. Multidisipliner yani farklı alanlarda temel düzeyde çalışmalar ve uzmanlıklarla asıl hedefe katkı yapmayı bilmiş olan antrenörlüğü ve sporda başarıyı hedefleyen çocuğuna moral ve maddi destek veren babalığını (aile kurumunu) önemsiyorum.
Metin Gazoz, bir baba olarak yetenek sahibi çocuğuna desteğini vermemiş olsa, bir antrenör olarak onun okçulukta başarılı olması için gereken temel nitelikleri (el ve göz koordinasyonu, omuz ve kol gücü, görme ve dikkat yeteneği) kazanması için başkaca spor ve sanat alanlarında eğitim alması gerektiğinin farkında olmasa bugün bir Mete Gazoz başarısından söz etmek mümkün olmazdı.
Dolayısıyla, sporcu gençlerimize çalışkanlığı, hedef odaklı yaşantısı ve disiplini ile Mete’yi rol model olarak sunarken onu başarıya götüren aklın, sistemin ve aile kurumunun farkında olmak, bu akıl, sistem ve kurumsallığı spor kurumlarımızda inşa etmeden uzun yıllara yayılan başarılar kazanmamızın mümkün olmadığını da idrak etmek durumundayız.
Bir doğu toplumu klasiği olan şahıslara ve dönemlere has başarıların peşinde koşmak ve bununla kendimizi avutmak lüksümüz Anadolu’yu yurt edindiğimiz günden itibaren rafa kalkmalıydı. Lakin bir türlü değiştirmek istemediğimiz ve değiştirmek isteyenlerin de içinde bulunduğumuz almaz yaşam tarzının dayatması ile aşamadığı bu kodların dışına çıkıp; hedef odaklı yaşamayı, hedefe uygun planlar yapmayı ve multidisipliner çalışmayı öğrenmemiz gerekmektedir.
Bugün toplumumuzu kuşatan ekonomik, sosyolojik ve psikolojik sorunların tamamının geri planında bu almazlığımız bulunmaktadır. Almaz alt kültürün etkilerini ve sonuçlarını bürokrasi, siyaset, yerel yönetimler, stklar ve toplumun her kesiminde yoğunca hissettiğimiz bu dönemde; Metin Gazoz, Mete Gazoz’u başarıya götüren çalışma sistemi, multidisipliner eğitim yöntemi ve motive eden aile yaklaşımı ile tüm toplum kesimlerince incelenmesi, örnek alınması ve kurumlara uyarlanması gereken bir örnek uygulama modeli ortaya koyarak adeta reçeteyi sunmuştur. Elbette ki akıl sahiplerine, akıl etmez misiniz hitabını doğru anlayan gerçek muhataplarına.
Farklı düşündüğüm diğer husus da Mete Gazoz’un reklamlarda boy gösteriyor olmasıdır.
Yukardaki iki paragrafta özetlediğimiz almaz kültür, tüketme alışkanlığı yüksek ve tüketirken hiçbir değer tanımayan ahlak yapısı ile ciddi tehlike potansiyeli barındırmaktadır. Mete’nin genç yaşında yakaladığı başarıların devam etmesini isteyen Metin Gazoz, Okçuluk Federasyonu, Spor Bakanlığı ve nihayet Türkiye Cumhuriyeti onu bu almaz kültürden korumalıdır. Önümüzde rahmetli Sinan Şamil Sam örneği varken Mete’nin başarısını şöhretle buluşturmak ve reklamlar yoluyla spor dışı kazançlarla tanıştırmak, bu başarının uzun yıllara yayılmasına engel olabileceği gibi, örnekleme modeli ile yukarıda özetlediğimiz sistematiğin Türk spor camiasında kurumsallaşmasına da ket vuracaktır.
O yüzden biz de diyoruz ki; Mete, gazoz olma!!!