İnsan hayatında ekonomi, eğitim, teknoloji, ulaşım, iletişim önemli kavramlardır ve üst standartlarda karşılanması gerekir bu ihtiyaçların.
Ancak bir insanın hayatını devam ettirebilmesi ve diğer önemli kavramların gereklerini yerine getirebilmesinin ilk ve en önemli şartı sağlıktır.
Bedensel ve zihinsel sağlık.
Sağlık dediğimiz anda da dikkat kesilinmesi gereken nokta beslenmedir. Sağlıklı beslenme.
Bugün daha fazla kazanç sağlamak adına hemen her ürünün genetiği ile oynanmakta, laboratuarlarda üretilen ürünler raflarda yerini almaktadır. Ülkelerin bozulan ekonomileri ve gelir dağılımındaki adaletsizlikle birlikte bu ürünlere olan talep artmakta, insanlar sağlıktan ziyade ulaşabilmeyi, alabilmeyi öncelemektedirler.
Oysa asıl olan sağlıktır ve sağlıklı gıdaya ulaşmak, sağlıklı gıda ile beslenmektir.
Anadolu coğrafyasında binlerce yıldan bu tarafa üretilen gıdalar hemen her dönemde kendini beslemeye yeter iken bugün bu oran düşmekte, üretimimiz insanımızı doyurmaya yetmemektedir.
Bu noktada ithal ikame bir ekonomi ortaya çıkmakta, ülkedeki gelir dağılımı adaletsizliği nedeni ile de insanımızın her türlü ürüne ‘ulaşımının’ propagandası yapılmak adına GDO dediğimiz genetiği değiştirilmiş, laboratuar ürünlerinin ülkemize girişine göz yumulmaktadır.
Bu bağlamda geçen hafta bir grup üreticinin Yozgat’ta ‘Ata Tohumları dağıtmış olması önemlidir.
Nesilden nesile aktarılan, sağlıklı, doğal, çoğaltılabilir ve sürdürülebilir özelliğe sahip bu tohumların ekim alanlarının genişletilmesi, ekmek isteyenlere arazi, tohum, fide desteklerinin verilmesi; nesillerimizin sağlığı açısından önem arz etmektedir.
Tarım ve Gıda Bakanlığımızın 2017 yılında 1000’in üzerinde tohum çeşitliliği ile başlattığı Ata Tohumu Projesi’nin yansımalarını henüz ilimizde göremesek de, bu konuda sorumluluk hissetmiş, emek ve zaman harcayarak sıkıntılara talip olmuş bu insanları kutlamak ve destek olmak boynumuzun borcudur.
Başka illerde belediyeler başta olmak üzere siyasi parti temsilciliklerinin dahi gündemlerine alıp, tohum üretimi ve ücretsiz dağıtımı ile sağlıklı gıdanın yaygınlaşması çalışmaları yürüttüğü, biz de ise Tarım ve Gıda Müdürlüğümüzün, üniversitemizin, ziraat odalarımızın, belediyelerimizin görmezden geldiği “nesillerin sağlıklı beslenmesi ve devamı konusu”, öneminin anlaşılmasını ve sahiplenilmeyi beklemektedir.
Tarım il müdürlüğünün “demonstrasyon”, ziraat odasının “ziraat market”, üniversitenin “cübbe” ve belediyenin “kaldırım” gibi önemli çalışmalarının arasında, insan varlığının sağlıklı bir bedende devam etmesi, sırasını dahi beklememektedir. Bir kez dahi bir cümle içerisinde geçmemiş bu kavrama dair çalışmalar yapılmasının gündemde olmasını beklemek maalesef hayaldir. Mevcuttaki üreticilere destek vermeleri ise tamamen ütopyadır…
Lakin, gönüllülerin yaptığı bu çalışmalar ilimizdeki bilinç düzeyini de artırmaktadır. Bu bilinçle tohumlara olan talep ve üretim miktarları artmaktadır. Bu bilinç düzeyi de kısa-orta vadede yöneticilerinden sağlıklı gıda alanında somut çalışmalar yapılmasını talep edecektir. Bu talebe karşılık verenler de hem halkın teveccühüne mazhar olacak hem de üretimle sağlığı koruyacak, ilimizde istihdam alanları açacak ve il ekonomisine organik ürünler üzerinden girdi sağlayarak, şehrimizin daha yaşanılabilir bir şehir olmasına ve insanlarımızın sağlıkla müreffeh yaşamasına katkı sunacaktır.
Unutmayınız… İnsanın beden ve zihin sağlığı olmadıktan sonra parkların, kaldırımların, yolların, binaların, okulların, köprülerin, trenlerin, havalimanlarının, sanayilerin ve dahi paranın da hiç bir kıymeti yoktur.
Bütün bunlara değer katan ancak ve ancak sağlıklı bir beden ve zihne sahip insandır.
Buğdaydan un, undan yenebilecek ekmek yapamadığımız, yediğimiz ekmeğin, sebzenin, meyvenin kokusunu ve lezzetini, rengini kaybedip adeta lastikleştiği, laboratuar ürünlerinin dayatıldığı ve ucuz gıda adı altında hileli ürünlerin sağlığımızı iyice bozduğu bu dönemde, ‘bu işlere bakan’ birilerinin olması defterlere sağdan yazılacak ve gelecek nesillerce hayırla yad edilecektir.