Ülkemiz ağır ekonomik ve sosyolojik sorunlar yığını, iyi yönetilememiş bir şehirleşme ve imar sürecinin getirdiği ağır deprem bilançosu ile bir seçime daha gidiyor.
Sonuçların hayır getirmesini temenni ediyorum. Allah olanı hayr eylesin diyorum. Ama bu son cümlem, kul olarak yapabileceklerimiz yaptıktan sonra kullanabileceğim bir cümledir.
Önümüzdeki 5-7 yılık dönemde ülkemi yönetecek, vatandaş olarak devletten beklediğim hizmetleri yerine getirecek olan kadroların seçimine dair sözden öte yapabileceklerim olduğunun bilinci ile hareket edeceğim.
Üzerime düşeni 2 aylık zaman zarfında yapıp, seçim günü aklımın, mantığımın önerisine boyun eğecek ve oyumu kullanacağım. İşte o andan sonrasında “Allah olanı hayr eylesin” deme hakkına sahip olabilirim.
Bu süreçte; mevcut ekonomik sosyal şartları, adalet, özgürlük, eşitlik, gelir dağılımında adalet, üretim, eğitim, sağlık ve imar çalışmaları, devletin kurumsal işleyişi, fikir, ifade, inanç özgürlüğü, devlet yapısının sosyal yapılarla ilişkilerini, devlet gömleğini giyenin vatandaşa karşı tavrını, iktidar olan partilerin yöneticilerinin devletleşme, bürokratların partizanlaşma davranışlarını enine boyuna yeniden gözden geçirecek, özelikle “muhafazakar (İslamcı)-milliyetçi” camianın iktidar olduktan sonraki “para-güç” eksenindeki değişimine mercek tutacağım.
Bir devletten ne beklediğimi ve mevcuttaki iktidarın 21 yılık süreçte bu beklentiye nasıl cevap verdiğinin cevaplarını arayacağım. Geçmişte ne vaat ettiğini, neleri gerçekleştirdiğinin çetelesini çıkarıp, bu seçimdeki vaat edeceklerinin gerçekleşme ihtimalinin sağlamasını yapacağım.
İktidarın alternatifi olarak irade koymuş olan partilerin geçmişte bir devlet yönetimleri olmadığı için bu kısımdan soru alamayacaklar. Ancak, siyasi parti lideri ve bütün bir parti olarak olaylar, sorunlar karşısında nasıl bir tavır sergilediklerine, devlet kurumsallığını nasıl algıladıklarına, bu kurumsallığı, huzur, güven, adalet, özgürlük, refah üretecek şekilde nasıl işleteceklerine dair vizyonlarına bakacağım.
Hasılı, her zaman olduğu gibi veriler üzerinden bir okuma yapacak, somut sonuçlara dayalı bir karar vereceğim. Elbette ki, bu kararımda “Ak Parti iktidarı döneminde ailemin her bir ferdinin uğramış olduğu zulmün” de az da olsa bir etkisi olacaktır. Lakin, eşek değiliz, salt duygularımızla hareket edelim.
Şu ana kadar meydana çıkmış adayların hiçbiri, ideal Türkiye Cumhuriyeti Devleti yöneticisi kriterlerini taşımasa da sandığa gideceğim ve oyumu vereceğim.