Ramazan ayının manevi atmosferinin insanlar üzerinde her geçen gün yoğunluğunun artmasından mıdır?
-Yoksa, yaşanan depremler nedeniyle halen sarılmayan acıların ne zaman nere de ve nasıl karşı karşıya kalma durumundan mıdır?
-Ekonominin her geçen gün insanların belini bükmekle kalmayıp, alım gücünde yaşanan sorunların artarak devam etmesinden midir?
-Hukuk alanında kendimizin de yer aldığı ve yıllardır yaşanan sorunların halen son bulmamasından kaynaklı mıdır?
-Yerel yönetimlerde liyakatin öncelikli olmak yerine ben merkezli işe adam almaların ya da ihalesiz yemek işlerini verme alışkanlığının artarak devam etmesi midir?
Bugün toplumda yaşanan sessizliğin saymakla tükenmeyecek kadar sebepleri olduğunu biliyoruz. İnsanlar öyle bir duruma geldi ki, yaşanan korkular yüzünden sesleri çıkmaz olmuştur.
Genel olarak anlatmaya çalıştığım bu konu üzerinden siyasi partilere baktığımızda ise, bir tarafta içten içe yanma, kaynama yaşanırken, bir taraftan da tariften uzak insanlar da olduğu gibi adı konmamış bir sessizlik söz konusudur.
Daha önceki yazılarımda da ifade ettiğim üzere 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak olan seçimlerin geçmiş yıllarda yapılan seçimlerden çok farklı bir atmosferde yaklaştığını tekrar hatırlatmak isterim.
Böyle bir durumda toplumdan elbette çok seslilik beklemek mümkün değildir. Dolayısı ile bugün insanların birinci öncelikleri hayatlarını sağlıklı bir şekilde idame ettirmektir.
İnsanların hayatlarını idame ettirmesi, gerçek ihtiyaçlarını karşılayabilmesi yani geçim derdi hiçbir dönem bugünkü kadar zor olmamıştır.
Dolayısı ile bugün yediden yetmişe herkesin kendi dünyasında yaşadığı maddi ya da manevi sorunların yanında elbette insanların sessiz kalması anormal bir durum olarak algılanmaması gerekiyor.
Ülke ve Yozgat olarak 14 Mayıs’tan sonra insanların hayatında belki birçok şey değişebilir ya da eskisi gibi devam edebilir. Bu durumda bir toplum olarak gerek sosyolojik gerekse psikolojik yönden böyle bekleyişler insan sağlığını kötü etkilemektedir.
Sonuç olarak toplumun bugün kendi dünyasında yaşadığı, caddeye, sokağa, bazen de kapalı mekanlara dahi yansıyan, birbirini etkileyen sessizlik 45 gün sonra hem ülkemiz hem de toplumumuz adına hayırla sonuçlanmasını temenni ediyorum.