Bir yılı daha geride bırakmaya hazırlandığımız şu günlerde siyasetin toplumdaki yerine bir kez daha göz atalım istiyorum. Bu bağlamda makam sahiplerinin toplumla birlikte düşünmek, aynı yönde hareket etmek gibi bir zorunluluğu vardır. Bu kural doğru işletildiği takdirde olası sorunlar kendiliğinden çözülür.
Dolayısı ile devletin sağlıklı işleyebilmesi için yetişmiş devlet adamlarına ihtiyaç vardır. Devleti yönetenler mutlaka bilim, ilim, tecrübe görmüş geçirmiş insanların sözüne itibar etmelidir.
Ben bilirim, akıllıyım, her düşündüğüm doğru diyen yöneticiler kendilerini ve ülkesini zor duruma sokmaları doğru bir davranış değildir. İyi yönetilmeyen ülkede refah azalır, üretim yavaşlar, halkın alım gücü düşer. Huzur, güven kalmaz. Akıllı insan başkalarının aklından yararlanan insandır. Birlikte düşünüp karar alanlar demokrasiye inananlardır.
Bilime, sanata, kültüre inanmayan yöneticiler, her yıl tarlasına ekin ekip biçenler gibidir. Tarlanın verimi düşer, toprak halsiz kalır. Ülkeyi yönetenler insanlarını eğitip, geliştirmeyi unutur, görmezden gelirlerse, verimsiz toprak gibi üretemezler. Her yönetici, her birey insanına sahip çıkarsa kendine sahip çıkmış olur. Ağaçlar kendi meyvelerini yiyemez. Yağmur kendi suyunda yıkanamaz. Toprak ana kendisi için üretmez. İnsanlarda ürettiklerinin bir kısmını yer, diğerini çevresindekilere yedirir.
Siyaset bilim, akılla yönetilirse toplum zengin, huzurlu, üretken, yardımsever olur. Eğitimsiz cahil toplumlar; açgözlü, kanatsız, yalancı, hırsız, bencil olurlar. Bu tür toplumları kandırmak kolay olur.
Ülkenin kalkınıp gelişmesi için, yöneticileri küçük yaştan eğitilmelidir. Okuyan, araştıran, sorup sorgulayan, birkaç dili olan, çok iyi üniversiteyi bitiren birey olmalı. Dünya devletleriyle, kendi devletini yarıştırıp medeniyet seviyesine ulaştırmalıdır.
Üretmeden tüketen toplumlar her zaman üreten ülkelerin kölesi olmaya mahkûmdur. Mahkûm olmamak için daha çok söz sahibi olmanın temel kuralı üretmektir. Dolayısı ile üreten toplumların ekonomisi de güçlü olur. Ekonomisi güçlü toplumlar, yaşamlarını sağlıklı bireylerle devam ettirir.
Türk toplumu olarak üretmeyi terk ettiğimiz için her alanda büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Dolayısı ile üretim politikasının yeniden gözden geçirilmesinde fayda vardır.
Hükümet başta olmak üzere bütün yöneticilerimiz, ülkede yaşanan sorunların üstesinden gelmek, sorunları çözmek için yeni projeleri ve politikaları hayata geçirmek zorundadır.
Bu ülkede ve Yozgat’ta ilk defa dilimle karpuz satıldığına, yemek yapmak için patlıcanı, biberi, domatesi tane olarak alanlara şahit olduk.
Toplumun çoğunluğu yoksul, bir kesimi ise aşırı zengin oldu. Eğitim- öğrenim görmüş gençler, eğitimsizlerle eş değerde görülmeye başlandı. Ülkemizin kalkınıp gelişmesi için fabrika ayarlarına geri dönmeliyiz.
Bugünlerde zor durumdaysak, sıkıntımız varsa, ülkede yanlış giden bir şeyleri düzeltmek yöneticilerimizin görevidir.