Nöbetçi Eczaneler
Akıcı konuşmanın, konuşmanın kesintisiz ve çaba harcamadan devam etmesi olduğunu belirten Soylu, konuşma akıcılığında yaşanan sorunların çoğu kişinin hayatında zaman zaman yaşanabildiğini, ancak bazı bireylerde bu durumun daha ciddi boyutlara ulaşarak kekemelik tanısıyla sonuçlanabildiğini ifade etti. Soylu, kekemeliği, “konuşma akıcılığında bozulmalarla kendini gösteren nörogelişimsel bir bozukluk” olarak tanımladı.
KEKEMELİK VE SOSYAL-DUYGUSAL ETKİLERİ
Soylu, özellikle çocuklarda kekemeliğin sosyal ve duygusal gelişimi olumsuz etkileyebileceğini vurguladı. Kekeleyen çocukların çevresel uyaranlara karşı daha hassas olduklarını belirten Soylu, bu çocukların sinirlilik, öfke ve kızgınlık gibi tepkileri daha yoğun bir şekilde yaşayabildiklerine dair araştırmaların olduğunu söyledi. Bu nedenle, kekeleyen çocuklara doğru yaklaşımların benimsenmesinin, kekemelik kaynaklı olumsuz duyguların azalmasına yardımcı olacağını kaydetti.
Ebeveynlerin çocuklarına karşı doğru tepkiler vermesi gerektiğinin altını çizen Soylu, kekeleyen bireylere sabır ve anlayışla yaklaşmanın önemine dikkat çekti. Soylu, Kekemelik sorunu yaşayan bireylere yönelik “sakin ol” ya da “yavaş konuş” gibi ifadeler kullanılmaması gerektiğini, onlara yeterli zaman tanınması, sabırlı olunması ve konuşmaları esnasında göz temasından kaçınılmaması gerektiğini belirtti.
KEKEMELİK FARKINDALIK GÜNÜ’NÜN ÖNEMİ
1988’den beri her yıl 22 Ekim’in, Kekemelik Farkındalık Günü olarak kutlandığını hatırlatan Soylu, toplumda kekemelik konusunda farkındalık yaratmanın ve bu bireylere daha doğru yaklaşımlarda bulunmanın önemini vurguladı. Kekemeliği olan bireylerin söylediklerinin içeriğine odaklanmanın ve onlara yeterli zaman tanımanın, farkındalık yaratmada önemli adımlar olduğunu ifade etti.
/Nazife EKİCİ
