Güllük, gülistanlık bir durumdan bahsetmeyi herkes (!) gibi ben de çok arzu ederdim ama gerçekler can sıkmaya devam ediyor.

Yozgat gerçekten zor durumda.

Kısa adı TUİK olan Türkiye İstatistik Kurumu.

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi bilgilerine bakarak, nüfus hareketlerini açıkladı.

Göç dalgasının durumunu rakamlarla ortaya koydu.

TUİK’in açıklamasına göre.

Yozgat’tan bir takım sorunlar sebebiyle 13 bin 420 kişi göç etti.

Sebep olarak.

– İşsizlik.

– İstihdam alanlarının yetersizliği.

– Yerli öz sermayenin zayıf olması.

– Ekonomide yaşanan dar boğazlar.

– Başlıca sebepler arasında sayılabilir.

Çare ise;

Yozgat’ın yeniden Kalkınmada öncelikli illerin en başında olması gerekiyor.

Konu ile alakalı olarak daha önceki yazılarımda da benzer konulara değinmiştim.

En son kaleme aldığım yazı da ise, bir komisyon kurulmasını teklif etmiştim. Bu komisyonun göçü durduran İller üzerinde bir çalışma yapmasını önermiştim.

Yeni bir komisyon kurmak sorun olabilir diye düşünülmesi durumunda ikinci önerimde son yapılan Çalıştay’da öne çıkan konuları takip etmek üzere kurulacak ekibin bir görevi göç konusu olabileceğini vurgulamıştım.

Aradan kaç zaman geçti henüz geri dönüş olmadı ama memleket’ten kaçan kaçana. Çok değil, bir ya da iki ay sonra yine benzer açıklamalar gelecek aynı kurum tarafından değişen bir şey olacağını düşünmüyorum. Çünkü sorunlar yerinde saymaya devam ediyor. Yozgat’ın durumu diye özetlediğim bir fıkra var, daha önce kullanmıştım yenileyim:

-Ilık bir yaz günü aslan yerde uzanmış keyif çatarken, kaplumbağanın koşarak yanından geçtiğini görmüş. Şaşıran aslan koşup kaplumbağaya ne olduğunu sormuş:

“Kaplumbağa kardeş, ne bu telaşın ormanda yangın mı çıktı yoksa?”

Kaplumbağa “hayır, ormana Maliyeciler gelmiş.”

Aslan “eeee, gelmişse ne olmuş?” demiş.

Kaplumbağa “Olur mu? Bende ev, hanımda ev, çocukta ev, nasıl hesap vereceğim, kaçıyorum.”

Aslanda düşünmüş, taşınmış. O da hızla kaçmaya başlamış. Tam maymunun yanından geçerken, maymun aslan’ı durdurmuş:

“Ya neler oluyor? Herkeste acayip bir telaş”, aslan “ormana maliyeciler gelmiş.”

Maymun “geldiyse ne olmuş?” demiş.

Aslanda “Olur mu? Bende kürk, hanımda kürk, çocukta kürk, nasıl hesap veririm kaçıyorum.”

Aslanın cevabını duyan maymunu bir telaş almış. Hızla koşmaya, kaçmaya başlamış. Karısını bulup “hanım kalk gidiyoruz, çocukları da alalım çabuk” demiş.

Karısı “ne oldu, ne bu telaş?” maymun “ormana maliyeciler gelmiş” demiş.

Karısı sesini yükseltip, kocasına çıkışıp azarlamış:

“Otur lan kıçının üstüne. Benim kıçım açık, senin ki açık, çocuklarınki açık. Ne hesabı vereceksin ki…”