Yozgat STK’ları konusunu dünkü köşe yazımda ele almam sebebiyle yakinen tanıdığım bazı STK yönetici ve mensuplarından dönüşler oldu tarafıma…
Bugün, dün kaleme aldığım yazımdan tekrar bahsetmeyeceğim ama tarafıma yapılan dönüşleri değerlendirmenin Yozgat’ın menfaatleri açısından yararlı olacağını düşünüyorum.
Öncelikle bir hususun altını çizelim ve bu hususta hemfikir olalım; her bir STK, kuruluş amacına uygun faaliyet göstermeli ve tüm faaliyetleri kuruluşun varlık sebebi olan hedef kitleye fayda üretmelidir.
Bu hususta bir kimsenin farklı düşünmediğini öngörerek, STK’larımızdan beklenen şehirde başta huzur olmak üzere sosyal yaşamın her alanına pozitif dokunmaları, ekonomik olarak da öncelikle kendileri akabinde de dışardan yatırım ve destek sağlayarak şehrin gelişmesine katkı sunmalarıdır.
Bu cümleden hareketle, görüştüğüm STK yöneticilerinin yukardaki hususların öncelikli faaliyetler arasında olmadığını, görev yaptıkları STK’larda bu konularda yalnızlık çektiklerini fark ettim.
Ortak kaygı ve şikayetleri ise; Yozgat’ın gerçek manada sosyal yapı içerisinde bir güç oluşturacak STK’sının olmadığı, bunun da ile yansımadığıdır. Açacak olursak, güçlü STK’ların kendi finans kaynakları ile hareket ettiklerini, amaçladıkları alanlarda ciddi çalışmalar yapacak nitelikli kadrolara ve kurumsal yapıya sahip olduklarını, bunun da STK’nın gücünü artırarak siyaset, bürokrasi ve iş dünyası nezdinde etkin olmasını sağladığıdır.
Yazımda bahsettiğim 500 STK’nın neredeyse tamamının, kurumsal yapılanmadan uzak, Yozgat’ın siyaset ve bürokrasideki gücüne yaslanmış, bu yolla asıl amacının ötesinde bireysel kazançlar için kullanıldığı da sohbetin konusuydu. Dolayısıyla buradan Yozgat ve Yozgatlı adına bir kader dokunuşu değil, şahsi zenginliklerin çıktığı da ifade edildi.
Buna pek çok örnek verdiler. Verilen örnekler arasında Yozgat’ta da tartışma konusu olan şu örneği isim kurum zikretmeden daha yumuşak cümlelerle sizlerle paylaşmak isterim: Yozgat ismini künyesinde kullanan İstanbul merkezli bir derneğin yöneticisinin, Yozgat’ta sanayi, işsizlik, istihdam alanlarında ile katkı yapması, en olmadı dernek üyesi İstanbul’daki Yozgatlı iş insanlarının sorunlarının çözümünü sağlaması beklenirken, Yozgat’a gelip bir kamu kurumunun kantin ve restoran işini almış olmasıdır.
Bir diğer şikayet konusu ise; Yozgat yerelinde ve il dışındaki STK’lar arasında ciddi çekişmeler olduğu, kendi içlerinde de kayırma ve adamcılık yaşandığı, bunun da enerji ve motivasyon kaybına sebebiyet verdiğidir. Kendi içlerinde kavga eden, birliği sağlayamayan STK’ların Yozgat ortak paydasında buluşması ve gerek siyaset ve bürokrasi gerekse iş dünyasınca ne kadar ciddiye alınacağını da sizin takdirlerinize bırakıyorum.
Şunu ifade etmek isterim ki; “her iddia ispat ister”. Bütün STK’lar bir iddia ile ortaya çıkmışlardır. Var olmalarını gerektiren bir takım sebepler vardır. Beklenen bu varlık sebeplerine yani iddialarına uygun hareket etmeleridir. Eğer siz varlık sebebinizle uyuşmayan faaliyetler içerisindeyseniz, çalışmalarınız fayda üretmiyorsa, söylem ve eylemleriniz uyuşmuyorsa ve yukarıdaki şikayetlerin konusu olmuş iseniz, kendinizi Yozgatlıya ispatlayamazsınız. Yozgatlı da sizi bu açıdan kantara çıkarır.
Sonuç olarak Yozgat’ın yalnızlaştığı gibi kendilerinin de mensubu oldukları STK’larda yalnızlık yaşadıkları dikkatimi çeken en önemli noktalar oldu.