""

Tarım ve Hayvancılık « Yeniufuk Gazetesi

20 Nisan 2024 - 17:22

Tarım ve Hayvancılık

Tarım ve Hayvancılık
Son Güncelleme :

28 Şubat 2021 - 14:38

-Alice: Lütfen söyler misin bana, buradan ne yana gidebilirim?

-Kedi: Bu, gitmek istediğin yere bağlı.

Alice Harikalar Diyarında

 

Bu yazıyı çocukluk ve gençlik yıllarımda, Şubat’ta başlayıp Aralık’ta sona eren bir üretim sürecinde tarlalarında 10 çeşit üretim yapan (bugün 2 çeşittir), ahırında yerli koyun, inek ve manda ırkları bulunan köyümde, Rus Romanov koyunlarını, İsviçre Simmental ineklerini ve ekilemeyen on binlerce dönüm işlenebilir araziyi, kaderine terk edilmiş 15.000 dönüm merayı seyrederken yazıyorum.

Tarım ve hayvancılık şehri Yozgat!

Tarım alanlarını işleyen çiftçi sayısı her geçen gün azalmaktadır. Köylerden göç önlenememekte, çiftçimiz tarım ve hayvancılığın kazançlı olmaması nedeniyle üretimden çekilmektedir.

Temel gıda ürünlerinden et ve süt ürünleri, yumurta, sebze ve bakliyat çeşitleri ihtiyacı dahi marketlerden karşılanmaktadır.

Şubat’la birlikte araziye çıkıp Aralık sonuna kadar üretimle meşgul olan çiftçilerimiz, ürün çeşitliliğini unutmuş, daha az zahmetli ürünlerin ekimi ile meşgul olmaktadır.

Tarım ve hayvancılık girdilerinin yüksek olması üretim maliyetini artırmış, maliyeti artan ürünlerden vazgeçilmiş, zamanla birçok çiftçi sadece hububat ekimi ile yetinir olmuştur. Uzun yıllar “havadan para” olarak adlandırılan arazi varlığına göre destekleme politikası tembelliği artırmıştır. Şunu da ilave etmek gerekir; 1980 sonrası şehir yaşantısına duyulan özen de bu sonuçlarda etkili olmuştur. Son yıllarda gerek tarımda gerekse hayvancılıkta üretime verilen destek bir nebze olsun toparlanma sağlamıştır lakin verilere baktığımızda bunun asla ve asla yeterli olmadığını görmekteyiz.

—-

Yozgat’ta işlenmeyen tarım arazisi miktarı 1,5 milyon dönüme yaklaşmıştır.

Yozgat mercimeği yerini Kanada’nın mercimeğine bırakmış. Marketler Kanada ve Hindistan menşeli bakliyatlarla dolmuş, üretim, o yıl en çok para eden ürüne yönelmekle belirlenir olmuştur.

Yerli üretim hububatın kalitesi düşmüş, ithal buğday unu katmadan ekmek yapılamaz hale gelinmiştir.

Anadolu’nun yerli hayvan ırklarının yerini Rus, Fransız, Alman, Hollanda, ABD ırkları almış. Yerli ırk oranı % 8 civarında kalmış.

Memlekette su kalmadığı için manda üretimi parmakla gösterilecek düzeye düşmüş.

Su yönetiminin kötü olması nedeni ile yer altı suları çekilmiş, tek bir kurumun karar ve iradesi ile yapılan baraj ve göletler belli bölgelerde sulak alanları artırırken çok daha fazla alanların sulanabilirliğinin önüne geçmiştir. Bu durumda ortaya sulanamayan dolayısıyla işlemesi verimli olmayan atıl araziler çıkarmıştır.

Mera alanları 1.600.000 (bir milyon altı yüz bin- Hollanda’nın toplam tarım arazisinin 6’da 1’i) dönüm olan Yozgat’ta, mera ıslah çalışmaları yeterli değildir. 5.000 hayvanın, 15.000 dönüm meranın bulunduğu köyde, her yıl 50.000 dönüm arazi ekilmezken; yapılacak şey bu köyde M.M.H kuralı hatırlatması yapmak değil, mera alanlarında ıslah çalışmaları yürütmek, ekilmeyen 50.000 dönüm arazinin nedenlerini araştırıp, çözüm önerileri getirmek, çözüme dair planlar uygulamaktır.

– – –

Tarım ve hayvancılıkta bir yol haritası, bir eylem planı ortaya konmamıştır. Kolay bir cümle vardır “Tarım ve hayvancılık şehri Yozgat”.

Bütün yönetim maharetimiz Ankara merkezli politikaların takibini yapmak ve buradan gelen talimatları toplantılarla daha alt birimlere iletmekten ve yılsonunda bir takım istatistikî verilerin gölgesine sığınmaktan ibaret. STK’larımız günü kurtarma derdinde ve gelişen günlük durumlara göre anlık, cılız ve sadece o güne has tepkiler vermekle yetinmektedirler.

Yozgat’ın Yerköy’den Akdağmadeni’ne, Aydıncık’tan Yenifakılı’ya kadar alanındaki rakım, iklim, toprak yapısı, bitki örtüsü, su kaynakları çeşitliliğinin ilin tarım ve hayvancılığının geliştirilmesi için sunduğu potansiyellerin tespiti ve bu potansiyelin nasıl değerlendirileceğine dair bir çalışma yapmayız. Bu biraz Yozgat bürokrasisi, siyaseti, yerel yöneticileri ve STK’larının rahatına düşkün olmasının yani “başına iş açma” potansiyeli barındıran çalışmalardan uzak durmasının neticesidir biraz da Yozgat’ı yönetenlerin Yozgat’a dair her hangi bir kaygı, endişe duymamalarından kaynaklıdır. Elbette ki son yıllarda bu kurumların yönetim mekanizmalarının ve tepkilerinin belirlenmesindeki siyaset ağırlığı da bu duruma etkendir.

Aksi bir durum olsaydı; Tarım Bakanlığı’nın stratejik planında hedeflediği ve tavsiye ettiği proje tiplerinin ilimizdeki tek örneği olan Kabalı Meyvecilik Projesi’nin ikincisi, üçüncüsü hatta 5.sini yapacak arazi ve iklim potansiyeline sahip ilimizde 10 yıl içerisinde yeni Kabalılar meydana getirilirdi. Kabalı’nın işletilmesindeki arızalar bunun mazereti olamaz!

Hatırlarsınız Hayvancılık OSB bir dönem il gündemini çok meşgul etmişti. Siyaset, bürokrasi ve STK’nın kısır çekişmesi sürecinde Yozgat, bakanlıklardan olumsuz cevaplar alırken aynı dönemde hatta 2000’li yıllardan itibaren ülkemizde Hayvancılık İhtisas OSB’ler kurulmaktaydı. Tabi bu kısır çekişmede mevzu güme gitti. Ancak 8 yıl sonra Sorgun İhtisas OSB müjdesi alınabildi.

– – –

Ekilmeyen 1.450.000 (bir milyon dört yüz elli bin) dönüm arazi, (Hollanda’nın toplam tarım arazisinin 6’da 1’i)

Kanada ve Hindistan menşeli bakliyatları tüketmek zorunda kalmak,

Anadolu’nun yerli ırklarının yerine, yaşam ve beslenme şartlarına uymayan yabancı hayvan ırklarının et ve sütü ile beslenmek, (ithal eti de unutmamak gerek)

Yerli hububat kalitesindeki düşüş nedeni ile ithal undan ekmeği yemek,

Çekilen yer altı suları ve yer üstü sularının iyi yönetilememesi sonucu ürün çeşitliliğinin azalması ve birim alandan elde edilen rekoltenin düşmesi,

Çiftçinin her yıl o yıl en çok kazanç getiren ürüne yönelmesi sonucu kaybolan kaynaklar, ürünün ziyan olması,

Kısacası ekmeğin ekmek, yumurtanın yumurta, karpuzun karpuz, etin et olmaması kimin sorumluluğunda!

Kabalı’da ve kooperatiflerdeki yönetim ve işletme hataları yüzünden entegre projelerden ve kooperatifçilikten uzak durulmasını tavsiye eden bürokrasinin mi?

TKDK, Kalkınma Ajansı, Tarım ve Orman İl müdürlüğü, DSİ Müdürlüğü, Hayvancılık Birlikleri, Ziraat ve Ticaret Odaları, Üniversite vb kuruluşlarının mı yoksa bu kuruluşları tarım ve hayvancılık paydasında buluşturup ortak eylem planı yapılmasına/uygulanmasına liderlik etmeyen siyaset ve bürokrasinin mi?

İlin değişken her rakım, iklim, toprak, bitki örtüsü, su kaynağı çeşitliliğinin sunduğu fırsatları analiz etmeyen; bölgelere göre üretim alanlarını ve ürünleri, hayvan cinslerini planlamayan; buradan üretilecek ürünlerin sanayi alt yapısı oluşturacak şekilde değerlendirilmesine dair stratejiler belirlemeyen, buna uygun yerel ve bölgesel destekler/teşvikler verilmesi hususunda fikir ve eylem birliği yapmayan siyaset, bürokrasi, STK ve üniversitenin mi?

Bilim üreten, hayata bilimle yön vermesi ve bulunduğu ilin tarım ve hayvancılık stratejilerine katkı sunması gereken, icabında tohum/hayvan ıslah ve geliştirme merkezleri kurması, buradan elde edilecek bilgi ve üretimlerle sağlıklı gıda üretilmesini sağlaması beklenen üniversitenin mi?

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.