Sabah ve akşam birkaç yürüyüş yapmak sağlık için çok faydalı olduğunu tavsiye eder doktorlar. Belli bir yaş üzeri insanlara özellikle spor amaçlı tavsiye edilen bu spor dalı gerçekten insanlar için ne kadar faydalı olduğunu kendimden biliyorum.
Dolayısıyla sabah ve akşamları fırsat buldukça yürüyüş yapmayı severim ve bu alışkanlığımı kaybetmemek için kendimle adeta ayrı bir mücadele veririm. Son zamanlarda çevreyi daha çok gözlemlediğimde gözümü nereye çevirsem insanların yürüyüşe merak saldığını görür oldum.
Eskiden insanlar spor salonu, şehir stadı çevresinde yürürlerdi, bugün durum daha farklı vatandaş aldığı kalorileri tüketmek, sağlıklı olmak için yürüyüşlere ağırlık vermeye başladı. Dikkat ederseniz yol kenarları, kaldırımlar, okul bahçeleri, spor aletlerinin bulunduğu yerlerin çevresini de kullanmaya başladı vatandaş.
Duymuş muydunuz? Bir süre öne yapılan araştırmaya göre Toplumun 3’te 1’i obez sınıfındaymış. Bu konuda yapılan açıklamayı gelin birlikte okuyalım:
Yaz aylarında fit bir görünüme sahip olmak isteyenler, diyetle başarılı olamayınca cerrahi operasyonlara yöneliyor. Son dönemlerde hızlı ve zahmetsiz sonuç alındığı için ameliyata yönelişin hızlandığı belirtilirken, ameliyatın beden kitle indeksi 40’ın üzerindekilerle obeziteye bağlı ek hastalığı olan kişiler için uygun olduğu vurgulanıyor. Uzmanlar, “Zayıflamada ameliyat son çare” diyor. İEÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Can Karaca, zayıflama yöntemlerinde ameliyatın son çare olarak düşünülmesi gerektiğini; diyet, egzersiz, psikoterapi ve ilaç tedavileri ile yanıt alamayan hastalar için uygulanabileceğini söyledi. Vücudun yağ oranının yağsız vücut kitlesine göre aşırı artmasıyla oluşan obezitenin birçok hastalığı beraberinde getirdiğine dikkat çeken Karaca, “Türkiye’de obezite sıklığı erkeklerde yüzde 20,5, kadınlarda ise yüzde 41. Toplamda yüzde 30,3 olarak bulunmuştur. Yani Türk halkının 3’te 1’i obezdir. Yaş gruplarına göre obezite oranlarına bakıldığında tablo daha da vahimleşiyor. 5 yaşa kadar obezite sıklığı yüzde 8,5 iken 6-18 yaş arasında yüzde 8,2 olarak bulunuyor. Rakamlar, yeni neslin de bu hastalığın tehdidinde olduğunu açıkça ortaya koyuyor” dedi.
Obezitenin şeker, kalp damar hastalıkları başta olmak üzere birçok hastalığı beraberinde getirdiğini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Karaca, beden kitle indeksinin 30’un üzerinde olanların obez olarak değerlendirildiğini, bunun yanı sıra bel çevresinin de önemli bir ölçüt olduğunu aktardı. Yrd. Doç. Dr. Karaca, kadınlarda 88, erkeklerde ise 102 santimetreden geniş bel çevresinin obezite habercisi olabildiğini ifade etti.
Ameliyatın son tercih olması gerektiğine işaret eden Yrd. Doç. Dr. Karaca, şunları söyledi:
“Hızlı ve zahmetsiz sonuç alındığı için ameliyat giderek daha çok hasta tarafından tercih ediliyor ve potansiyel riskler göz ardı ediliyor. Ameliyat diğer yöntemlerle fayda görmeyen, beden kitle indeksi 40’ın üzerindekilerle indeksi 35’in üzerinde olup obeziteye bağlı en az bir ek hastalığı olan kişiler için uygundur. Ameliyat kilo kaybını sağlasa da bu bedelsiz değildir. Ameliyat vücuda ciddi bir metabolik yük getirir. Ameliyat sonrası takip de hayati öneme sahiptir. Ameliyatın ölüm de dahil olmak üzere birçok ciddi riski bulunur. Mide dikişlerinden kaçak, kanama ve enfeksiyon gibi doğrudan ameliyatın tekniğiyle ilgili sorunlar olabilir. Bunun yanı sıra gıda alımında güçlük, vitamin ve mineral yetmezlikleri, kansızlık, kemik erimesi, beslenme yetersizliği, safra kesesi taşı gibi ameliyatın uzun dönem sonuçları ile ilgili de olabilir.”
Ameliyat sonrası hastaların mutlaka proteinden zengin ama yağdan fakir bir diyetle beslenmesi gerektiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Karaca, iyi çiğnenebilen hazmı kolay gıdaların tercih edilmesini tavsiye etti.