İnancımız gereği insanın rızkının Allah tarafından tayin edildiğini, vakti erince nasibimizde olanın bizi bulacağını düşünürüz.

Olmuyorsa, olmadıysa “nasip değilmiş” der geçeriz.

Hak Teala nasibi gayrete bağlamıştır. Rızk, derviş misali oturduğumuz yerde gelip bulmaz bizi. Gayret etmek, aramak gerekir. Her ne kadar her arayan bulamasa da iki elle aramak şarttır.

İşte, bu aramadan sonra gelen rızktır ve nasiptir. Bir şartla; gereğini ahlak, adalet sınırları içerisinde yapmakla.

Tam burada bir soru takılıyor aklıma; torpille girilen işlerden, rüşvetle alınan ihalelerden elde edilen kazançlar da Allah’ın bizim için taktir ettiği rızk mıdır!?

Allah’ın emirleri ile kıyasladığımızda gayri meşru olarak adlandırılan ve helal dairesinin dışına çıkan bu durumlarda elde edilen kazançlar için “evet” demek zor ötesi imkansızdır.

O halde torpil ve rüşvet yoluyla haksız şekilde elde edilen kazançlar, bu işleri hak eden kişilerin elinden “rızkını çalmaktır” da diyebiliriz.

Bağlayalım; elinden hak ettiği işi çalınanların suskunluğunun ve bir sonrakinde aynı yöntemi deneyecek olmalarından kaynaklı hesap sormayışlarının iyileşmeyi geciktirdiği bu durum, içinden geçtiğimiz dönem ve sosyoloji için her ne kadar “vakayı adiyeden” şeyler olsa da, torpille işe girmek, rüşvetle iş almakla bir ömür boyu başkasının helal rızkını çalan kişi olarak helal dairesi dışında kalırsınız.

Liyakat esasını kenara bırakıp torpile, rüşvete geçit verirseniz; yönetici olarak size emanet edilen kurum ve toplumda birilerinin hakkını çalmayı meşrulaştırmış olursunuz.

Bir de bu açıdan bakarak soralım kendimize;

Bu kazancımı hangi yol ve yöntemle elde ettim?

İzlediğim bu yol ahlak ve hakkaniyet sınırları içinde mi?

Her ne kadar toplumda kabul görse de torpil ve rüşvet yoluyla elde ettiğim kazanç Allah indinde helal midir?

Yönetici olarak torpil ve rüşvete zemin hazırlıyor, göz yumuyor ve geçit veriyorum. O halde Allah’ın yasaklarının karşısında haramı mı meşrulaştırıyorum?

Bu meşrulaştırmamla kibrullaha halel getirip eşitlik mi koşuyorum!!!?

Bir not bırakalım: torpil ve rüşvet yoluyla rızkı elinden çalınan ve “nasip değilmiş, hayırlısı buymuş” diyenler için; Allah ne başkalarına gayri meşru yolla rızık vermiştir ne de sizin rızkınızın bu yollarla çalınmasını kaderinize yazmıştır. Kulun iradesine bırakılan alanda zafiyet sahibi kişiler bu yolla zayıflara zulmetmeyi, zulme uğrayanlar da ya güçsüzlüklerinden ve ya “rızk endişesi ile uyum sağlamayı seçtiklerinden oluyor bütün bu işler.

Bekçi razı, hırsız razı, ev sahibi razı. Bakalım Allah razı mı?

Cumanız mübarek olsun muhterem din kardeşlerim…