“Ya öğreten, ya öğrenen, ya dinleyen, yada ilmi seven ol, beşincisi olma (yani bunların dışında kalma) helak olursun.” Sözlerime bu güzel hadisi şerifle başlamak istedim ve her ne iş yapıyor olursak olalım kaç yaşına girersek girelim mutlaka ilimle uğraşalım. Çünkü artık ilim ve üretim çağımızın inanılmaz bir zarureti haline gelmiştir.
Bizim milletimizin bir düşüncesi vardır. İlk okul, orta okul, lise, okunur bundan sonra devam eden eder etmeyen artık sadece işine, aşına bakar.Bu yaştan sonra kafam almaz deyip elinden geldiğince uzak durur ilimden. Halbuki o kadar çok boş zamanımız var ki maddi yanımızı doldurana kadar manevi yanımızı da doldursak bu günden itibaren bir kitap alıp okusak bir konuya saplanıp kalmadan her konuda araştırmalar yapsak ve kendi aramızda ilimlerden konuşsak. Kitaplardan (sesiz öğretmenlerden, uçan halılardan) yaralansak onları okuyup birbiri ile kıyaslasak ve sonrada akıl ve mantık çerçevesinde sorgulasak.
Bunlar hiçte yapılamayacak şeyler değildir aslında emekliler boş zamanlarında okusalar ve tecrübeleriyle birleştirip gençlere ön ayak olsalar, anneler özellikle anneler evlerinde geçirdikleri boş zamanlarında okuyan, öğrenen bir anne olarak çocuklarını daha bilinçli yetiştirseler. Ebeveynler okuyan, bilen, bilinçli bir anne baba olarak çocuklarına daha çok yardımcı olup onları daha iyi anlayıp, onların yeteneklerini fark edip ona göre daha iyi bir şekilde yönlendirebilirler.
Sakın bana boş zamanım yok demeyin çünkü Türkiye’nin kitap okuma oranı % 4.5 iken, televizyon seyretme % 94 civarındadır.Bu istatistik üç aşağı beş yukarı ne kadar doğru bilmiyorum ama sizinde hak vereceğiniz gibi görünen köy kılavuz istemiyor öyle değil mi? Ve daha bunun gibi bir sürü nedenlerle akıp giden zamanlar.
Ve şimdi de yarınımızın umudu gençler, sizlere çok şey düşmekte şehitler şiirimde anlatmak istediğim gibi ülkemizin geleceği sizlerin elinde kılıcın bir karış olduğu ( oda kalem) dönem bu dönemdir artık. Her şey kaleme bağlı kalemin varsa üretirsin ekonomin olur, kalemin vara icat edersin hatırın olur, kalemin varsa ilacını bulursun uzun yaşarsın, kalemin varsa kılıcın olur kendini korursun, kalemin varsa keşfedersin, kalemin varsa aldanmazsın, kalemin varsa bilirsin ve daha sayılamayacak kadar bir çok şey kaleme bağlıdır.
Her ne yaparsanız yapın ama en iyi sini yapmaya çalışın yıllar önce izlediğim bir belgesel bir bastoncu ile ilgiliydi. Bin bir türlü süslemelerle yaptığı bastonlarını yaparken en iyi en sağlam ağaçları kullandığın dan ve dünyanın her yerinden müşterilerinin olduğundan ve zengin insanların gelip kendisine siparişler verdiğinden söz ediyordu ama sözün en güzelini, en hasını en sonunda söylemişti.” Bu benim baba mesleğim ve babam bana bu işe başlarken eğer yapacağın işin en iyisini yapacaksan öyle yap eğer yapmayacaksan da bırak demişti” dedi. Bastoncunun başarısı caba yaptığı işin en iyisini yapmak mıydı?
Ne olursa olsun yaptığınız işi ne meslek edinmek için, ne kariyer için, nede maaş için değil en iyisini yapmak için, faydalı olabilmek için yapın, üretici olmak için, severek ve isteyerek ülkemizi kalkındırmak için yapın, çünkü üretmek üretici olmak artık çağımızın bir zaruri yeti haline gelmiştir.
Yediden yetmişe çalışmak,üretmek,öğrenmek, zamanımızı iyi kullanmak , ve çağın hızına ayak uydurmak zorundayız tabi ki öz değerlerimizi kaybetmeden .
Sakıp Sabancı : Her şeyin bir şeyini, bir şeyin her şeyini bileceksiniz. İşinizi sevin, işinize sahip çıkın.