Uzun bir aradan sonra merhaba Yozgat! Yozgat’ta dört yıl Bozok Üniversitesinde tarih bölümünde okuduktan sonra geçen dönem okulumu bitirdim Allahın izniyle. Yozgat’ta geçirdiğim dört güzel yıldan sonran bana iyiliği dokunan güzel insanlara bir teşekkür yazısı yazıp öyle gitmek istedim İzmir’e. Ama bir türlü yazamadım nedense. Zaten hayatım da o kadar çok vedalaşmak zorunda kaldım ki bazı şeylerden, kişilerden, sevdiklerimden artık son zamanlarda pek vedalaşmaz oldum. Aniden çekip gitmek daha olayıma geliyor artık nedense.
Eğer etseydim kimlere mi veda ederdim tabi çoğunu sayamayacağım için diğerleri beni affetsin, ilk olarak beni Yozgat’a alıştıran sevdiren yurdumuzun samimi, candan ve güler yüzlü görevlisi Melek Ablaya ve onun melek gibi kızına, sonra Egeli olduğum için bir karış karı görünce bile sarsılan beni, bir metre karın içinde hem bavulumu hem beni elleriyle yardım ederek garaja kadar götüren otobüs şoförüne, yine kara soğuğa dayanamayan benim, rüzgarda düşürdüğüm kağıtlarımı arabasından inerek toplayıp bana veren kardeşime, daha ilk Yozgat’a geldiğim gün garajda benim ona yumuşak yemesi kolay olur diye poğaça verdiğim ve onunda bana karşılık olarak bisküvilerinin hepsini veren ve hayat hikayesini anlatan yaşlı ve tatlı amcama, bana yazı yazmam konusunda destek veren Nursultan hocama eleştirimi yapan babasına, yarışmada bana ödül verip bana yazmaya devam et diyen görevlilere ve bana yazılarımı yazıp yayınlamam konusunda her türlü desteğini esirgemeyen Bekir Çaylak Bey’e, birkaç kez de olsa oturup kitaplardan konuştuğumuz yazar Hamit Beye kısacası bana öyle yada böyle yardımlarını esirgemeyen Yozgat halkına teşekkür etmek isterdim evet Yozgat halkına teşekkür ediyorum ama bir süreliğine daha veda etmiyorum.
Çünkü yüksek lisansımı da Allah nasip ederse Yozgat’ta yapacağım ve ara arada olsa yazmaya devam edeceğim evet benim için zaten hayat bunlardan ibaret gerisi yalan bunlar varsa hayat vardır. Bunlar varsa nefes alırsın bunlar varsa güneşin ışıklarını görürsün, bunlar varsa aynanın karşısına geçtiğinde yüzünde bir tebessümü, dilinde şükürü, ruhunda huzuru bulursun, bunlar varsa hayatın anlamını düşünmeye başlarsın, bunlar varsa insan olduğunu ve insanlarla yaşadığını anlarsın, hem verirsin hem verilirsin (manen), unutma vermek hep madden değildir bir tebessüm bir samimiyet bir niyette vermektir.