Hal böyleyken, neden ya da ne için kibirleniriz şu üç kuruş değeri olmayan dünyada.
Günlük dünyada bir güne sığan koca bir ömürde üç kuruşluk menfaatin için kimlerin önünde takla atmıyorsun ki.
Değmeyecek dünyanın nimetleri nasıl alıyor insanları içerisine.
Küskünlükler, gönül koymalar uzayan giden yıllar arasında sıkışıp kalan yaşanmamışlıklar.
Ve vakti geldiğinde can meleği geldiğinde kapıyı çalan ölüm.
Allah’ın adaleti ne güzel işliyor her canlı ölümlü diyor.
Doğduysan öleceksin…
Kaderine razı olacakısın…
Bugün Büyük Cami avlusunda musalla üzerinde duranlar, Sarıtopraklıkta ya da Taşocağındaki kabirde bekleyenler de bir dünyalıktı.
İster başbakan ol, ister asgari ücretli.
Boyumuza göre olacak gidecek olduğumuz yer.
Bu konuda anlayamadığım tek noktada insanların ölüme soğuk bakması ve çoğu zaman “yakışmadı” ibaresini kullanması.
Ölüme en güzelinden Hakka yolculuktur.
Eskiden büyüklerimiz “Gelin girmeyen ev olur ama ölüm girmeyen ev yoktur.”
Derlerdi.
Şimdi bu sözleri pek duyduğumuz yok, ara da bir söylendiğinde “büyükler ne güzel söylemişler der” geçeriz.
Ölüm o kadar yakın ki bize hiç birimiz kondurmuyoruz kendimize.
Ama söz konusu ölüm olunca hepimize “şah damarımız” dahi uzak kalır.
Mal, mülk yüzünden adeta düşman haline gelen aileler. Yıllarca süren küskünlükler ne için…!
Boşa giden yıllar.
Mademki öldüğümüzde ardımızdan götüremiyoruz malı, mülkü, saltanatı, şöhreti, unvanı, diplomayı etiketi…
Neden kendimizi köle ediyoruz bunlara…!
Yaşanması gereken güzelim yıllarımızı birbirimize zehir ediyoruz.
Kendi kendimizi ne zaman sorgulayacağız.
Nasılsa seçilmişi de, atanmışı da, zengini de fakiri de boyunca araziye ve gözü kapatılacak bir avuç toprak değil mi?
Seçilmeyenler, atanmayanlar, makam sahibi olmayan bağı bahçesi ya da parası olmayan üzülmesin.
Nasılsa Yozgat’ta Belediye tüm görevi üstlenip cenazen yerde kalmıyor, bir kaldıran bulunuyor.
Kimseye imrendirilmeden kaldırıyor cansız bedenini.
Belediyelerin çok güzel bir çalışması olarak kabul ettiğim bir olay.
Müminler için ölüm Hakka yürünen en güzel olaydır.
Yeter ki giderken ardında mal, mülk yerine asırlarca söylenecek bir eserin, imanlı bir neslin olsun.
- Türk Kültür geleneklerinden bilinen koç katım döneminin simgesi olan “saya gezme” geleneğini yaşanmasına vesile olan Dernek!
- Yozgat’ta kurum adına ciddi çalışmalar yaparak, gerçekleştirdiği inceleme neticesinde 50 derneği kapatan Müdür!
- Zenginleştirilmiş şekilde açılışı gerçekleştirilen kütüphanenin okul bünyesinde hizmet vermesine vesile olan Birim!