“Nefesi yetenler Yozgat’a hizmet edecekler. Nefesi yetmeyenler nefessiz yerlerde olacaklar. Mutlaka Yozgat hak ettiği seviyede olacaktır.”
Milletvekili 2 hafta önce yukarıdaki cümleyi zikrederek, bürokrasiye adeta gözdağı vermiş görünüyor. Cümlenin içerisinde her ne kadar konuşma bütününde söylenmemiş olsa da, “Yozgat’ın hak ettiği yerde olmadığı, hak ettiği yere ulaşamamasının nedenlerinden birinin bürokrasi olduğu ve hak ettiği yere ulaşmak için planın, projenin, vizyonun, hedefin elde bulunduğu, bu planı uygulamak ve hedefe ulaşmak için bürokrasinin de yeterli düzeyde ‘nefes’e sahip olarak, hedef doğrultusunda plana sadık kalarak çalışması gerekliliği, bu plana uymayan, hedefe odaklı çalışma yapmayanların da ‘nefes’lerinin kesileceği” ifade edilmektedir.
Lakin, Yozgat’ın hak ettiği seviyede olacağı söylemi, 22 yıldır her siyasi kimlikten, validen, rektörden, belediye başkanından vb. duyduğumuz ve artık bıkkınlık veren bir cümledir.
Vekiller, valiler, rektörler, belediye başkanları icranın başına geliyor, imkanları eline alıyor, dönemini tamamlıyor ve görevdeyken elde ettikleriyle hayatlarını devam ettirmek üzere Yozgat’la bağını kesiyor.
Yerlerine gelen yine aynı cümle ile işe başlıyor “Yozgat, hak ettiği yerde olacak.”
Eğer bugün göreve gelenler bu cümleyi kurmak ihtiyacı hissediyorlarsa, bugünden önce görev yapmış olanların büyük çoğunluğu, işini layıkıyla yapmamış, Yozgat’ın ve Yozgatlının hak ettiği müreffeh ve huzurlu yaşam için çalışmamış anlamı da çıkmaz mı!
Ki, 22 yıldır iktidarda olan Ak Parti’nin kadroları ve bugün 3. dönem milletvekilliğini yaşayan Abdulkadir Akgül de yukarıdaki cümlenin muhatabı değiller midir!
Bu tespiti yapanın 22 yıllık Ak Parti iktidarına mensup 3. dönem vekilliğini yapan bir kimlik olması cümleyi anlamlı kılmaktadır.
Özetle vekil Akgül “Ak Parti’nin 22 yıllık iktidarında Yozgat’ın hak ettiği seviyeye ulaşamadığı” tespitini yapmış ve bunun başlıca sorumlusu olarak bürokrasiyi işaret etmiştir.
Oysa, hepimiz bilmekteyiz ki, bürokrasideki atamaları yapan siyasettir. İşkur’daki 4 aylık çalışanlara kadar müdahale eden siyasetin, vali, rektör, müdür atamasına müdahale etmediği, düşünülemez.
Kimin hangi göreve geleceğine karar verenler, bugün göreve getirdiklerinden şikayetçiler ise burada durup düşünmek lazımdır. Bu adamlara Yozgat’ı ve devletin kurumlarını kim emanet etti, kim referans oldu, kim onay verdi!
Yozgat’ı, kurumunu tanımayan, proje kafası olmayan, liderlik vasfı taşımayan ve gerek kurumsal düzeyde gerekse il adına vizyon koyamayacak olanları (ki bu cümleye dahil olmayan bürokratlar da geldi geçti bu memleketten) siyasete yakın duracaklarından emin olarak ata, sonra suçlu ilan et, bu hakkaniyetli bir davranış değildir.
Önceki yazılarımda değindiğim üzere Abdulkadir Akgül önce 22 yıllık iktidar tecrübesine sahip olan Ak Parti’nin kadrolarını çalıştırmakla işe başlamalıdır. Bu çalışma özünde Yozgat için bir gelişim vizyonunu içinde barındırmalı, şehrin gelişmesine dair plan ve hedefleri içermelidir.
Sonrasında da, atamalardaki temel davranış kalıplarını ters yüz ederek, belki de ilk defa bu dönemde, kurumu, Yozgat’ı, ulusal ve uluslar arası kaynakları bilen, kurumuna ve Yozgat’a dair planları, projeleri, hedefleri olanları iş başına getirmelidir.
Çok değil aslında istediğimiz, zor da değil.
Nefesleri yetmezse nefeslerini mi kesersiniz, nefes alamayacakları yere mi sürersiniz bilmem, o sizin sorununuz ama valiniz, rektörünüz, müdürünüz kendi geleceği için odaklandığının 10’da biri kadar Yozgat ve Yozgatlının geleceğine odaklanıp biraz da bizim için “nefes alsın” yeter…